Kadının modern dünyadaki rolünde meydana gelen
hızlı ve evrensel değişimi normal karşılamak mümkün müdür? Tüm dünyada, kadın
ile erkek arasında mevcut olan derin anlaşmazlığın sebepleri nelerdir? Neden
farklı yönlere gidiyoruz? Yeniden birbirimize ihtiyaç duyar hale gelebilmek
için neleri değiştirmeliyiz?
Doğada asıl işlev kadına aittir. Çünkü dünyanın gelişimindeki en önemli
öğe, devamlılığın sağlanmasıdır ve bunu mümkün kılan, yeni nesilleri oluşturan
kadınlardır. Dünyayı nesilden nesle taşıyan onlardır. Kadın olmadan, yeni
nesillerin var olması mümkün değildir. Bu temel gerçeğin yanı sıra, bir sonraki
neslin gelişimine zemin hazırlayan da kadınlar olduğundan, ilerleme ya da genel
anlamda yaşam, kadınsız mümkün değildir. Bir erkeğin kadınsız yaşaması zordur.
Kadın ise bir şekilde yaşamını erkeksiz sürdürebilir.
Bu durum doğadan kaynaklanmaktadır. Yaratılış dişi karakterdedir. Erkek
ise, bu dişi bileşeni yönlendirmek için var olan bir nevi yardımcı elemandır. Erkeklerin
asıl rolü, kadınların yeni nesilleri geliştirmesine ve bu şekilde devamlılığı
sağlamalarına yardımcı olmaktır.
Ancak, dünyamızın erkekleri tamamen yanlış bir yoldadır. Bu nedenle de
bugün ciddi bir ahlaki çöküş ile yüz yüzeyiz. Erkekler karışmasalardı, kadınlar
çocukların doğru eğitilmesi için bir formül bulmakta gecikmezlerdi. Tek bir
nesli doğru yetiştirmeyi başardığımızı hayal edin…
İnsanlar, birbirleriyle ve çevreleriyle, tamamen yanlış ilişkiler
içerisindeler. Bu gördüğümüz dünya, tersine dönmüş bir dünyadır: Aslında küçük
çocuklardan farkı olmayan erkeklerin, dünyanın idaresini üzerine aldığı bir
dünya. Dışından bakmayı başarabilseydik, tamamen tersine dönmüş bir dünyamız
olduğunu görebilirdik. Dünyanın bu durumu, kadınlar, erkekleri doğru davranmaya
yönlendirdiği zaman düzelmeye başlayacaktır.
Bu kulağa pek hoş gelmeyebilir ve mantıksız görünebilir. Ancak doğanın
sistemi budur ve biz bugün bu sisteme tamamen zıt durumdayız. Doğa, özellikle
kadınları dikkate alır. Fakat bizim dünyamızda her şey ters olduğu için,
varoluşun dişi egemen doğası, erkekler tarafından egoistçe çarpıtılmıştır.
Dolayısıyla, dünyamız erkek egemen hale getirilmiş durumdadır. Peki, kadınlar ne yapabilirler? Erkeklerin
yardımı olmadan, gerçek rollerine nasıl dönebilirler?
İnsanlığın gelişim sürecinde, kadınlardan beklenen rol, doğanın kanunlarıyla
uyumlu olarak gelişmesidir. Dünyamızda olan hiçbir şey tesadüf değildir ya da
kazayla olmaz. Her şey belli bir sebep sonuç ilişkisine göre gerçekleşir. Bir
şey bize beklenmedik bir tesadüf gibi görünüyorsa, bu bizim algımızdan
ötürüdür. Eğer varoluş sisteminin tümünü, bütün etkileşimleri görebilseydik,
durup dururken hiçbir şey olmadığını anlayabilirdik. Doğada böyle bir şey
mümkün değildir. Aksine, her şeyin bir sebebi ve bir sonucu, bir etkisi vardır.
Kadınların dünyamızdaki rolü, kadın-erkek arasında, doğada var olduğu
şekliyle, her alanda uyumlu bir işbirliği sağlamaktır ve bu baskın bir rol
olmalıdır. Ancak, bu bir tarafın
diğerini bastırması demek değildir, ‘‘Ben bunu yapacağım, sen de şunu yapmak
zorundasın,’’ şeklinde bir meydan okuma da değildir. İlişkiler, eşitlik
meselesinin bir çeşit hastalığa dönüştüğü ülkelerdeki gibi olmamalıdır. Kadınların
baskılandığı ülkelerde olduğu gibi de olmamalıdır. Kadınla erkek, uyumlu bir
iletişim kurmalıdır. Bu da ancak, yeni bir neslin doğru eğitilmesiyle mümkün
olabilir.
Kadın erkek, tüm bireylerin, kendilerini keşfetmek ve gerçekleştirmek için
tam bir özgürlüğe sahip olması gerekir. Kadının erkeğe yaklaşımı ve erkeğin de
kadına karşı tutumu, doğanın düzenine uygun olmalıdır.
Aile ilişkilerine, çocuklarla ilişkilerimize, toplumsal ve uluslararası
ilişkilere tekabül eden doğa kanunlarına aşina değiliz. Bu doğa kanunları
mevcut ama biz onların farkında değiliz. Onları bilmiyor, etkilerini göremiyor
ve kendi kendimize başka kanunlar icat ediyoruz. Hâlbuki, mevcut kanunları
keşfedebilsek, kadınla erkek arasında uyum içinde bir ilişki gelişecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder