Evlilik ve aile mefhumları günümüzde büyük bir
sarsıntı geçiriyor. Ekonomik, sosyal ve ahlaki yönden bakacak olursak, bizi aile
kurmaya, birlikte yaşamaya ve çocuk yapmaya yöneltecek sebepleri bulmakta
zorlanıyoruz.
Ancak, unutmayalım ki toplumu bu hale biz
getirdik, ilişkileri ve yaşamı bu duruma biz soktuk. Aslında doğal olan bu
değil. Doğa, her zamanki halini koruyor. Biz ise doğanın düzenine aykırı, yapay
sistemler oluşturduk. Eğer aile ve toplum yaşamımızı doğadan örnek alarak
yapılandırmış olsaydık, bugün her şeyi tamamen başka şekillerde yapıyor olabilirdik.
Aile kurmanın ve çocuk yetiştirmenin
anlamsız olduğunu düşünmeye başlamazdık, erkek ve kadın rollerinin yer
değiştirmesine neden olan şeyler yapmazdık, birbirimize ihtiyaç duymadan
yaşamaya kalkışmazdık.
Bugünkü sorunlarımızın temel kaynağı olan ve binlerce yıldır büyüyen egoizm
ile başa çıkmak yerine, yapay hazlar ürettik ve üretmeye de devam ediyoruz.
Egoizmi aşmak üzere bir yol bulmaya çalışmaktansa, onu bastırmaya çalışıyoruz
ki birbirimizi yok etmemize sebep olmasın. Egoizmi belli bir çerçevenin dışına
taşırmamak adına, toplumsal kurallar, kanunlar ve yaptırımlar ile kendimizi
kısıtlamakla uğraşıyoruz. Fakat kendi egolarımızı, bencilliğimizi, kendi
içimizi düzeltmek için ciddi anlamda hiçbir şey yapma çabasına girmiyoruz.
Dolayısıyla, bu hale geldik. Ailede, evlilikte ve çocuklarımızla olan
ilişkilerimizde krize girdik. Ne yapacağımızı bilemiyoruz. Her şeyden kopmuş durumdayız.
Ancak, içinde bulunduğumuz bu çarpık durum, bu kriz bizi önünde sonunda
değişime, değişmeye zorlayacak. Doğayı ve doğanın gücünü keşfetmek zorunda
olduğumuzu anlayacağız. Doğanın kanunlarını inceleyerek, onları bize faydalı
olacak şekilde kullanmanın yollarını öğreneceğiz. Doğanın, birbirimizle
etkileşimimizi düzenleyen yapılarını anlarsak ve onlarla uyumlu
hale gelecek şekilde kendimizi düzeltmeyi başarırsak, şu ana kadar
yaşayamadığımız, kalıcı bir mutluluğa erişebiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder