On binlerce yıldan bugüne kadar, pek de farkında
olmadan geliştik ve insanlığın bugünkü haline bakılırsa temelde pek fazla bir
şey de elde etmedik. Ancak günümüzde, içinde yaşadığımız çevreyi nasıl
yaratacağımız, hayatımızı ve ilişkilerimizi doğru şekilde nasıl düzenleyeceğimiz
konusu hepimiz için önemli ve bunun için de insanlar, toplum ve çevre hakkında
bilgiye ihtiyaç duyuyoruz.
Bir insanın dünyaya bir diğer insanın gözünden,
hele de karşı cinsin gözünden bakması neredeyse imkânsızdır.
Fakat hemen hemen herkes bir ailede yaşar ve bir aile yaratmanın gerekliliğini
anlar. Çocuk sahibi olmak ve onları yetiştirmek doğanın döngüsüdür. Dolayısıyla,
karşı cinsin psikolojisini anlamak ve sadece nasıl düzgün şekilde yaşanacağını
değil, aynı zamanda bu yaşamdan nasıl birlikte keyif alınacağını da bilmek
önemlidir.
“Beden dışındaki hayat” kavramı, kulağa mistisizm
gibi gelir, fakat bununla hiçbir ilgisi yoktur. Kişinin kendisine dışarıdan
bakma becerisini geliştirmesiyle, dünyayı diğer kişinin gözlerinden görebilmesiyle
ilgilidir. Böyle yaptığımız takdirde, birbirimizi anlama becerisini ediniriz.
Ve insanların sağlıklı bir iletişim içinde olabilmesi için, yapabilir olmaları gereken şey budur.
Kendimizin dışına çıkıp birbirimize
dahil olma durumunda, dünyanın diğer yarısını bulabiliriz, yani dışarıdan ilave
bir algı ediniriz. Bu ana kadar, bedenimiz içinde bencilce geliştik ve
arzularımızı mümkün olan her şekilde tatmin etmeye çalıştık ve diğer kişinin
bilgisini, düşüncesini ve bakış açılarını çok az dikkate aldık. Bugün, tüm
dünyayı içine alan kriz, bizi diğer kişinin parçası olmaya ve onun bakış
açısını, düşüncesini ve içsel dünyasını anlamaya ve kabul etmeye zorluyor.
Eğer kendimden
çıkabilirsem, ancak o zaman diğer insanların parçası haline gelebilirim.
Böylece, bütün insanlığın arzularını ve düşüncelerini, tüm olasılıklarını algılayabilirim.
Sanki kendi bedenimi terk ederim ve tüm realiteyi hissetme becerisini edinirim.
Bu noktada, eski dönem yeni döneme yol verir, yani realitenin tamamen farklı
algılanmasına giden yol açılır. Artık realiteyi kendi dar algımla değil, tüm
insanlık tarafından biriktirilmiş kolektif bir his ve anlayış aracılığıyla
görme ve algılama fırsatına sahip olurum.
Eğer diğer tüm insanlara
yakınlaşırsam ve tüm farklılıkları bir tehdit olarak değil de bir zenginlik
olarak sunan ve kabul eden bir toplumda yetiştirilirsem, o zaman yaşamı, kendi
bireysel algımdan ziyade, tüm hislerin ve algıların görüntüsünde görme
becerisini edinebilirim. Sonunda, tüm insanları kendime dahil edebilirim ve
dünyaya ve insanlara bakışım çok daha zengin hale gelir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder