Bugün
önümüzde ilk defa, içindeki “insanı” keşfetme ve onu geliştirme ihtiyacını
taşıyan bir nesil var. Henüz biz bunu anlayamasak da bu neslin çocukları çok
özeller çünkü daha önceki nesillerle karşılaştırdığımız zaman görüyoruz ki
onlar ilk defa farklı bir arayış içindeler: “insan olma” arayışı. Bugünün
çocukları, bu farklı arayışı gerçekleştirebilecek doğal bir yapıya sahipler. Bu
sürece içsel olarak hazırlar ve aslında bizim tahminimizden daha olgunlar.
Dolayısıyla, onlara çocuklarmış gibi değil de olgun kişilermiş gibi
davranmamız, onlarla olan ilişkilerimizi olumlu şekilde etkileyecektir.
Eğer
çocuklarımızın kalplerine dokunabilmek, onlarla doğru iletişim içinde olmak
istiyorsak, öncelikle onlardan ne kadar farklı olduğumuzun farkına varmalıyız.
Onların bizi olduğumuz gibi, değişmeden kabul etmelerini ve bizi sevmelerini
beklemek yerine, mümkün olduğunca kendimizi onlara uyumlu kılmak için çaba
göstermeliyiz.
Genç nesle
baktığımızda gördüğümüz durum oldukça düşündürücü. Onlar her şeye sahipler,
fakat buna rağmen hiçbir şey onları tatmin etmiyor. Neden hiçbir şeyden tatmin
olmuyorlar? Neden hiçbir şeyle gerçekten ilgilenmiyorlar? Neden uyuşturuculara
yöneliyorlar? Çünkü onlar daha önceki nesillerin yaşadığı gibi bir yaşamdan
zevk almıyorlar, alamıyorlar. Çünkü onlar daha önceki nesillerin ilgilendiği
kavramlarla artık ilgilenmiyorlar. Çünkü onlar gerçek mutluluğu arıyorlar.
Onlar,
“insan olma” arayışı içinde oldukları için, yetişkinlerden öğrenecek bir
şeyleri varmış gibi hissetmiyorlar. Aslına bakarsanız, “Sabah kalk, okula git,
sonra işe git, evlen, çocuk sahibi ol ve her şey yolunda olacak,” diyen
insanlardan gerçekten de ne öğrenebilirler ki…?
“Çocuklar küçük, onlar ne biliyor ki? Ne
anlıyor ki?” diyebilirsiniz. Ancak asıl dikkate almamız gereken onların
bilgileri ya da zekâları değil, ruhlarıdır. Ruhun ise yaşı yoktur.
Genç nesil global bir dünyaya doğdu ve bu
global dünyanın arzuları ve koşulları ile gelişmekte. Dolayısıyla, bu neslin
çocuklarına artık eski tavırlarla, bildik yöntemlerle yaklaşamayız. Bugünün
genç insanı çok daha nitelikli bir eğitime ihtiyaç duyuyor, ancak şu an mevcut
olan eğitim sistemi bu kaliteyi sağlayamamakta. Bu nedenle eğitim sisteminin
tepeden tırnağa değişmesi gerekmektedir.
Genç neslin eğitimi, günümüzdeki global
yapıya uygun şekilde, zorlama olmaksızın ve insanın özüne dair açıklamalar
yaparak olmalıdır. Ancak böyle bir yaklaşım başarılı olabilir.
Eğitim, sadece davranış kurallarını öğretmek
değildir. Aslında eğitim, yaşamın özüne dair bir açıklama olmalıdır, kişinin
kendi kişiliğine, ruhuna ait nitelikleri fark etmesini sağlayacak bir yol
olmalıdır.
Mevcut eğitim sistemindeki sorun şudur: Çocuklara insan olmaları için eğitim verilmiyor. Onlara bir
takım bilgiler veriliyor, ama kelimenin tam anlamıyla eğitilmiyorlar. “Eğitmek”
demek, çocuklara kendileri ile ve başkaları ile nasıl doğru bir şekilde ilişki
kuracaklarını, nasıl tam bir insan olacaklarını öğretmek demektir. Ancak, bunun
yerine onlara sadece teknik bilgiler veriyoruz ve yaşama dair bir donanım
kazanmalarına imkân vermeden onları kendi yollarına yolluyoruz. Hayatlarını
nasıl doğru bir şekilde yaşayacaklarını onlara öğretmiyoruz. Bu nedenle de
gerçekten mutsuz bir nesille karşı karşıyayız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder