Doğa, hem kadına hem erkeğe farklı roller vermiştir. Bu farklı roller
aracılığıyla kadın ve erkek birbirini tamamlayı öğrenir ve özlerindeki birliğe
kavuşurlar. Ancak günümüzde, aramızda birliği sağlamamız için doğanın bize
verdiği bu rolleri benimsemek ve uygulamak yerine, kadınlar erkeklerin rolünü,
erkekler de kadınların rolünü üstlenmekle uğraşıyorlar. Dolayısıyla, doğadaki dengeleri
bozan bu yaklaşım yüzünden, kadın ve erkek birbirini tamamlamak ve bir olmaktan
ziyade, gittikçe birbirlerinden uzaklaşıp, ayrılıyorlar. Birbirini tamamlamayı
öğrenmek yerine, büyüyen egoları tatmin etmek adına, birbirine olan
üstünlüklerini ispatlamaya çalışıyorlar. Sonuçta, bugün birçok ilişkide yaşanan
iletişimsizlik, kopukluk, anlaşmazlık gibi sorunlarla baş başa kalıyorlar.
Doğa, kadına ev kurma niteliğini vermiştir. “Ev” kadının alanıdır. Kadın,
ev ile ilgilenme, evi düzenleme ve aileyi idare etme becerilerine
sahiptir. Hayvanlarda da durum böyledir.
Birkaç istisnai örnek dışında, erkek hayvan çiftleşmeden sonra ayrılır. Dişi
hayvan doğum yapar ve yavruya bakar. Doğa düzeni böyle kurmuştur.
Doğaya, doğamıza ne kadar yakın olursak, kendimizi o kadar rahat ve huzurlu
hissederiz ve aramızdaki anlaşma da o kadar güçlenir. Doğanın bize verdiği
nitelikleri bastıramayız. Zaman içinde toplumsal etkilerle bazı mutasyonlara
uğramış olsa da, içgüdülerimiz değişmez. Moda olan yaklaşımlar, toplumun bize
dayattığı davranışlar bunu değiştiremez.
Kadın ve erkek arasında roller doğru şekilde tanımlanmadığı ve doğru bir
ilişki kurulmadığı sürece, toplumda sağlıklı aile birimi olmayacaktır, sadece
olumsuz bir nüfus artışı olacaktır.
Tabii ki burada
önerilen, kadın ya da erkeğin belirli rollerle sınırlanması ya da bastırılması
değildir. Tam tersine, doğadan öğrenmek ve mümkün olduğunca doğaya yakın ve
doğayla dengede olarak özümüzün özgürleşmesini sağlamaktır.
Temelde, erkek ailenin geçimini ve güvenliğini
sağlar, kadın ise ailenin bakımıyla ve çocukların eğitilmesiyle ilgilenir. Eğer
kadın bunu yapmazsa, hiç kimse yapmayacaktır. Sonuçta, bir sonraki nesil
şimdiki nesilden daha kötü durumda olacaktır. Dolayısıyla, kadının 9 – 6
çalışmasını değil, ailesiyle sağlıklı
bir şekilde ilgilenebilmesi için özgür olmasını sağlamamız gerekir.
Bu demek değildir ki kadın ev ortamına hapis olacaktır. Tam tersine, kadın hangi yaşta olursa olsun, eğitim görmelidir. Hem çocuklarına hem de eşine eğitim konusunda örnek olmak, yardımcı olmak üzere, sürekli kendi bilgisini artırması, zenginleştirmesi gerekir. Anne, ailenin belkemiği olduğunu hissetmelidir. Böylece tüm aile, dünyaya, eğitime ve her şeye dair doğru yaklaşımı anneden öğrenebilir.
Sonuçta, doğanın yapısına göre, erkek her zaman kadının etkisi altındadır. Erkek bunun farkında olsa da olmasa da bu böyledir. Doğa böyle işler, çünkü yaşamda her şey anneden kaynaklanır.
Bu demek değildir ki kadın ev ortamına hapis olacaktır. Tam tersine, kadın hangi yaşta olursa olsun, eğitim görmelidir. Hem çocuklarına hem de eşine eğitim konusunda örnek olmak, yardımcı olmak üzere, sürekli kendi bilgisini artırması, zenginleştirmesi gerekir. Anne, ailenin belkemiği olduğunu hissetmelidir. Böylece tüm aile, dünyaya, eğitime ve her şeye dair doğru yaklaşımı anneden öğrenebilir.
Sonuçta, doğanın yapısına göre, erkek her zaman kadının etkisi altındadır. Erkek bunun farkında olsa da olmasa da bu böyledir. Doğa böyle işler, çünkü yaşamda her şey anneden kaynaklanır.
Dolayısıyla, kadının seviyesini yükseltmek, onu
eğitmek ve onun içsel olarak tatmin olmasını sağlamak çok önemlidir. Kadın
tatmin olduğu zaman, onun bu olumlu duygusu tüm topluma geçecektir. Bu demektir
ki kadın, kendi gelişimi, eğitimi konusunda ve aynı
zamanda ailenin tüm fertlerinin eğitimi konusunda da aktif bir rol almalıdır. Kadınlar
bu konunun önemini anlayıp, bu yaklaşımı benimsemediği ve uygulamadığı
takdirde, insanlık yakın bir dönemde aile yapısını yitirecektir. Sağlıklı
aileler ve huzurlu bir toplum istiyorsak, kadınların bu konuda bilinçlenmesi
gerekmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder