30 Mayıs 2012 Çarşamba

Sevgi Nerede?


Genellikle “sevgi”, seks ile, bir çocuğa bakmak, bir hastaya veya bir fakire yardım etmek ile ilgilidir diye düşünürüz. Ancak, sevgi kavramını gerçekten anlamanın zamanı artık geldi çünkü günümüzdeki kriz ile “sevgi eksikliği” patlak vermiş durumda. Sevginin gerçekten ne olduğuna  ve sevgi eksikliğinin ne demek olduğuna  dair gözlerimizi açmamız için kriz kapımızda.
Finans sektöründe, sanayide ve diğer alanlarda şu an olan her şeyin tek hedefi, gerçek sevginin ne olup olmadığını bize göstermektir. Ancak o zaman her şeyi sevgi ile değerlendirebileceğiz ve şu an tek niteliğimizin bencillik olduğunu fark edeceğiz.
“Egonun açığa çıkışı” diye tanımlayabileceğimiz bir süreçten geçiyoruz.  Her ne kadar başkalarını gerçekten sevdiğimizi düşünsek de, mevcut sevgi anlayışımızın aslında “kendini sevmek” olduğunu anlamamız ve bunu kabul etmemiz gerekiyor.  Eğer birbirimize karşı bu şekilde davranmaya devam edersek, hem bireysel olarak hem de kolektif olarak herkesin kendini kötü hissetmeye devam edeceğini fark etmeye başladık. Bazılarımız kişisel olarak kendilerini iyi hissedebilirler, fakat başkalarını gerçekten sevmediğimiz sürece, hâlâ benmerkezci bir hal içinde oluruz.
“Başkalarını sevmek” gerçekten nedir, tanımlamalıyız. Aynı zamanda onun zıttı olan nefreti de tanımlamalı ve bu karanlığın üzerine biraz ışık tutmalıyız. Kendimiz dışında herkesten nefret ettiğimizi idrak etmediğimiz sürece, sevgiye geçemeyeceğiz. İlk aşama budur ve insanlık yeni yeni bu konuyu ele almaya başladı.
Şimdilik, sadece birbirimizi yeterince sevmediğimizi düşünüyoruz. Ancak, aramızda hüküm süren nefreti henüz fark etmeye başlamadık.
“Başkalarını sevmek” özel bir niteliktir. Bu nitelik sayesinde kişi, herkesin birbirine bağımlı olduğunu hisseder ve başkalarını memnun etme ihtiyacını edinir.
“Başkalarını sevmek”, zıt koşulun, yani nefretin, reddedilmenin  ve başkalarından ayrı olmanın açığa çıkmasıyla başlar. Bu şekilde ilk defa başkalarına tamamen bağımlı olduğumuzu hissederiz. Sanki soluduğumuz havayı akıtan musluk, başka birisinin kontrolü altındadır. Tamamen, bütünüyle tüm dünyaya bağımlı olduğumuzu görmeye başladık. Herkesin durumu, başkalarının onlara karşı nasıl davranacağına bağlı. Her birimiz dünya ile iyi ya da kötü bir ilişki kurarken, hepimizin durumunu belirliyoruz ve bunun böyle olduğunu yeni keşfediyoruz.
Her geçen gün, bu bağımlı olma hissi büyüyor. Su, ekmek, iş ve güvenlik gibi temel ihtiyaçları almak için başkalarına daha fazla bağımlı hale geliyoruz. Küresel ve bütünsel dünya sistemi bize kendini bu şekilde gösteriyor ve Kelebek Etkisinin harekette olduğunu görmeye başlıyoruz. Aynı zamanda, birbirimize olan nefreti de fark ediyoruz. Bencilliğimiz, dünyanın tüm insanlarında bu nefreti üretiyor.
Hepimiz arasında mevcut olan birbirine bağımlı olma durumu, doğa tarafından bize gösterilmektedir ve bu da bize herkes için “musluğu açmak” arzusunu verecektir.  İşte, “başkalarını sevmek” de budur.    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder