14 Mayıs 2012 Pazartesi

Değişim Yolu




Son bir yıl içinde, dünyada beklenmedik, dramatik olaylar büyük bir hızla birbirini
takip etti. Küresel kriz acımasızca bize kısa bir “günah çıkarma" yaptırıyor. Hiçbir ülke veya kıta krizden kaçabilmiş değil. Bu her şeyi kapsıyor - doğal afetler, ekonomi, siyaset, aile ilişkileri, eğitim, sosyal ve uluslararası ilişkiler. Bütün ülkelerin hükümetleri, profesyoneller ve kendi alanlarında uzman kişiler, dünyanın istikrarını ve koşullarını iyileştirmek için gerçek bir plan sunamıyorlar. Hayatlarımızı düzenleyen tüm toplum sistemleri başarısız oldu.
"Kaos, gezegeni emer ve bir dünya sistemi ya da emri olmadan çalışır. Bugün kaosa karşı, uluslararası hukukun güçlendirilmesine dayalı, küresel bir strateji gerekiyor. Dünyada eşitsizlik ve yoksulluk artıyor ve en önemlisi de, daha fazla
insan acı çekiyor." (Martinov, Belarus Dış İlişkiler Başkanı)
Birden her şey bizim kontrolümüzden çıktı. "Doğanın kralı", yani sen ve ben, şaşkın ve çaresiz bir halde, insanlığı bir üçüncü dünya savaşının içine tırmandırmakla tehdit eden sayısız sorun ve iç savaşlar ile karşı karşıyayız. Doğanın güçleri çaresiz başımıza sel, volkanik patlamalar, tsunami dalgaları getiriyor. Zemin tam anlamıyla sallanıyor.
Ancak krizin kendi avantajları vardır! Kriz, bir yandan aileden uluslararasına kadar her düzeyde, çok açık bir şekilde bize yüzünü gösterdi, diğer yandan küresel bağlantıyı ve karşılıklı bağımlılığı gösterdi. Dünya küresel hale gelmiştir. Bunu akademisyenler, yazarlar, sosyologlar, siyaset bilimciler ve analistler söylediler.
Onlar, makalelerinde,dünya çapında ve her düzeyde giderek artan güven kaybı hakkında yazıyorlar. Neden? Çünkü ilişkilerimiz, kendi ilkel, bencil doğamız tarafından dikte ediliyor: ne pahasına olursa olsun kâr etmek, başkalarına egemen olmak (bilinçli ya da bilinçsiz olarak), diğerinden mümkün olduğunca almak.
Ve görünüşe göre, krizle ilgili düşünen ve yazan yazarlar, bizim sorunlarımıza çözümün teknik yolla değil, ancak birbirimizle olan ilişkimizi değiştirerek, birbirimizle uzlaşarak, birlik olarak, birleşerek bulunabileceğine inanıyorlar. Biz, bir bütün olarak bir teknedeyiz ve Dünya denen küçük bir küresel köydeyiz.
Ayrıca doğaya karşı yağmacı tavrı terk etmemiz gerekir. Dünyanın kaynakları tükenmeye yakındır. Bizim güvencemiz, bilim ve teknolojik yenilikler ve yeni teknolojik başarılar üzerine inşa edilemez. Tüm bunlar bizi mutlu bir geleceğe götürmedi ve küresel krizden koruyamadı. Demek ki biz, insan gelişiminde değişim yolunun başındayız. Artık sınırsız bencil egemenlik dönemi bitmek zorunda.
Ve biz her zamanki gibi yaşayamaz olduk. "Bizim için asıl zorluk, bugünün ilkelerini değiştirmek değildir. Aynı zamanda, gelecekte gerçekleştirmek için yarattığımız, birbirine bağlantılı olan bir dünyanın temelini düşünme tarzlarını değiştirme görevi de büyük bir anlam taşır. Gelecek, küreselleşmenin derinleşmesiyle artan iletişim ve kültürler, halklar, ülkeler ve kurumların füzyonunun yanı sıra kaynak ve sorumlulukların ortak dağıtımıdır. Ama hepsinden önemlisi, bugün farklılıkların birliğine ihtiyacımız var." (Pascal Lamy, Fransa, Ekonomist, Dünya Ticaret Organizasyonu Başkanı, pek çok üniversiteden derece sahibi.)
Bu kritik dönemde, önem verdiğimiz değerler farklılaşıyor. Biz sosyal adalet ve saygı arayan basit insanlarız. Çoçuklarımızın geleceği için korkmadan, daha güvenli bir dünyada yaşamak istiyoruz. Çalışma, dinlenme, barınma gibi ihtiyaçların karşılandığı, saygıdeğer bir yaşam istiyoruz. Şiddet ve terör sahneleri ve aptallaştıran diziler olmadan televizyon seyretmek istiyoruz.
Evrim, yani gelişimimiz, fedakâr doğa ile dengeye gelmemizi gerektiren bir noktaya gelmiştir. Çünkü biz doğanın ayrılmaz bir parçasıyız. Bu zorunludur. Tek bir bağlantı ve etkileşim sisteminde, doğanın tüm parçaları arasında bizim farklılığımız bizi olumsuz etkiliyor. Doğada, bir senarist olarak, anne karnındaki fetus ve toprağa dökülen buğday tohumu hakkında ve bu ya da şu zorluklar ile yüzyıllardır bir oluşumdan diğerine geçen insan uygarlığıyla ilgili bir geliştirme programı vardır.
Birbirimize karşılıklı olarak bakacak, ilgi gösterecek bir dönemin gerçekleşmesi gerektiğini anlamamız lazım. Ve size yapılmasını istemediğinizi başkalarına yapmamalısınız. Bu hepimizin bildiği bir ifadedir! Ama pratikte uygulamak için buna başlamak zordur. Sonuçta, diğerlerini  kötülemekten  zevk alma pahasına, düşünce ve kelimenin, eylemin kendisinden daha da büyük bir gücü olduğunu unuturuz. Bunu bilim adamları söylüyor, ben değil. Ama öte yandan, örneğin, beni "çekiştirsinler" ve bu yüzden bana bir zarar gelsin de istemiyorum.
Eğer benim gibi pek çok kimse korkuyor olsa, belki dünyada kötülük azalır. Şu anda yapılması gereken, en azından kendiniz ile başlamak ve zamana ayak uydurmak. Aksi taktirde doğanın yaptırımları daha şiddetli olacak. Benim görüşüme göre, evrimin yönünde iyi bir şekilde çabalamamız için zaten dünyada yeterince
felaket meydana geldi. Bizim için en uygunu, birleşerek her birimizin ihtiyaçlarını öğrenmek ve hissetmek olacak. Ve bir ailede olduğu gibi, en acil ihtiyaçları anlamak ve seçmek ve ilk etapta onları uygulamaya başlamak. Bu, saflık veya bir ütopya
değildir. Bu, zamanımızın gerçeğidir. Belki de yeni bir hayat yaşamayı öğrenmeye başlayabiliriz. Nasıl çocuklarımıza bilmedikleri dünyamızda yaşamayı öğretiyoruz, bizim de evrimsel gelişim yasalarını tanımamız ve onlara uymamız gerekiyor.

Elisheva Orsher. 14.10 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder