26 Mart 2012 Pazartesi

Yarının Çocukları.21. Yüzyılda Mutlu Çocuklar Yetiştirmek için Temel Esaslar

Yarının Çocukları

21. Yüzyılda Mutlu Çocuklar Yetiştirmek için Temel Esaslar


Michael Laitman, PhD


İçindekiler



 Önsöz

1. Kısım: Yeni Bir Nesil

1. Bölüm: İlerlemek

2. Bölüm: Yeni Bir Metot

2. Kısım: Eğitimin Prensipleri

1. Bölüm: Çevre Kişiyi Oluşturur

2. Bölüm: Doğa ile Denge

3. Bölüm: Örnek

4. Bölüm: Oyunlar

5. Bölüm: Çocuğa “Onun Yoluyla” Öğret

3. Kısım: Evde

1. Bölüm: Ebeveynler ve Çocuklar Arasında

2. Bölüm: Kardeşler Arasında

3. Bölüm: Ebeveynler

4. Bölüm: Aile İçinde

4. Kısım: Okul

1. Bölüm: Eğitim Sistemi

2. Bölüm: Rehber


 “Yeni hiçbir şey yaratmıyoruz. Bizim işimiz sadece içimizde saklı olanı aydınlatmaktır.”

 Kotzk.lu Menahem Mendel


Önsöz

Her birimizin içinde, en derindeki yerden bize seslenen bir kıvılcım bulunur. Günlük yaşamın
harala gürelesi kafalarımızı bulanıklaştırmış olabilir. Fakat her seferinde çocuklarımıza
baktığımızda, o kıvılcım karanlıktan çıkar ve kalplerimizin derinliklerine dokunur. Bir an için, bir
zamanlar farklı olduğumuzu bize hatırlatır. O zamanlar rüyalarımız vardı ve dünyayı farklı
gözlerle görüyorduk – daha basit, daha gerçek, daha saf ve daha anlayışlı.

Bugün, hemen yanı başımızda yeni bir nesil yetişiyor ve bu nesil burada olanla yetinmeye istekli
değil, hele burada olmuş olanla kesinlikle değil. Bu nesil, o kıvılcımın söndürülmesine izin
vermeyecektir. Hayatın ne için olduğunu bilmek, anlamak ve keşfetmek isteyen bir nesildir.
Onlar, çocuklarımız, biz onlara gerçek bir şeyler, kalplerini besleyecek bir şeyler getirene kadar
rahat etmeyecekler.

Yarının Çocukları, ilham verici, ancak üzücü de olan alıntı yazılardan oluşur. Bu alıntılar,
Kabalist Dr. Michael Laitman.ın psikologlar, eğitimciler, ebeveynler ve çocuklar ile yaptığı
konuşmalardan derlenmiştir. Bu yazıların biraradalığı, Kabala bilgeliğine dayanan ve bu nesil
için tasarlanmış, derin ve geniş kapsamlı bir eğitim metoduna dair bir tat sunar.

Bu kitap, kalpleri eğitime hevesli olanlara, çocukları için daha aydınlık bir gelecek görmeyi
arzulayan ebeveynlere, ufuklarını genişletmeyi dileyen öğretmen ve eğitmenlere ve kalbi hâlâ
içindeki çocuğu bir nebze de olsa hisseden herkese yeni bir ışık sağlayacaktır.


1. Kısım: Yeni Bir Nesil


1. Bölüm: İlerlemek

Maddenin Ötesinde

Bir nesil gelecek ki,

Bilgi dünyasına,

Güçler dünyasına,

Maddenin ötesinde mevcut olana,

Ve “manevi dünya” denilene doğru,

Bu dünyadan özgürleşmek için gerçekten can atacak.

Pek yakında bu nesli görmeyi umut ediyoruz.






İnsan Olma İhtiyacı

Bugün,

Henüz anlamasak da,

İlk kez

Hissediyoruz ki,

Genç nesil,

İçindeki “insanı”

Geliştirme

İhtiyacını

Keşfediyor.








Farklı Frekansta

Bu nesil özeldir.

Daha önceki nesillerle karşılaştırıldığında,

Farklı bir frekansa ayarlıdır.

Çünkü alıcısı farklıdır.




Özel Bir Nesil

Genç nesil,

Farklı nitelikte,

Tamamen farklı ruhlardır.


Daha yüksek, daha manevi olan dünyayı hissetmeyi

Gerçekten isterler.

Bugünün çocukları bunun için yapılandırılmışlardır.



Eğer onlarla çalışmaya bir başlarsak,

Onların bizi

İleriye, içeriye,

Bilgeliğin çok geniş alanlarına doğru

Çektiğini çabucak hissedeceğiz.










Kendimizi Genç Nesle Uyumlandırmak

Çocukların kalplerine dokunmak için,

Daha yaşlı nesilden gelen bizler,

Temelde onlardan ne kadar farklı olduğumuzu

Fark etmeliyiz.



Bizi sevmeliler,

Ve biz değişmeden,

Bizi olduğumuz gibi

Kabul etmeliler diye

Düşünmemeliyiz.



Aksine,

Mümkün olduğu kadar,

Kendimizi onlara uyumlandırmak için

Biz gayret etmeliyiz.






Çocuklara Yetişkinlermiş gibi Davranmak

Bugünün çocukları,

Gelişim için

İçsel hazırlıklarında

Aslında olgundurlar.

Ve biz onlara olgunlarmış gibi davranmalıyız.


Gerçek Neşeyi Aramak

Genç nesle bakın.

Her şeye sahipler!

Fakat tatminsizler.

Neden uyuşturuculara yöneliyorlar?

Çünkü bizimki gibi bir yaşamdan zevk almıyorlar.


Nesil Ayrılığı

Günümüz neslinde ruhların yenilenmesi durumu,

Gençlere,

 Yetişkinlerden öğrenecek hiçbir şeyleri yokmuş gibi hissettirir.

Gerçekten de ne öğrenebilirler ki,

Onlara,

“Sabah kalk,

İşe git,

İyi ol,

Evlen,

Çocuk sahibi ol,

Ve her şey yolunda olacak,”

Diyen insanlardan.






2. Bölüm: Yeni Bir Metot

Ruh Üzerine Odaklan

Bugünün genç insanı çok daha kaliteli bir eğitime ihtiyaç duyuyor.

Şu anki eğitimimiz bu kaliteyi sağlayamıyor.

Çocuklar beden olarak küçük olabilirler, “Ne biliyorlar?” diyebilirsiniz,

Ancak düşünmemiz gereken onların ruhlarıdır.








Temel Bir Değişim

Genç nesil global bir arzu ile gelişiyor.

Global bir dünyaya aitler.

Onlara artık eski tavırlarla yaklaşamayız,

Dolayısıyla eğitim sistemimizi

Tepeden tırnağa

Değiştirmemiz gerekecek.



Onların eğitimi, günümüzde beliren yeni ruhlara uygun olmalıdır,

Zorlamadan,

İnsanın özüne dair bir açıklama yaparak olmalıdır.

Sadece bu yaklaşım başarılı olacaktır.






Yaşamın Özünü Açıklamak

Davranış kurallarını öğretmekle

Eğitim bitmez.

Aksine, eğitim, yaşamın özüne dair bir açıklama,

Kişinin ruhunun niteliklerini fark etmeye dair bir yol olmalıdır.






Eğitimimizdeki Sorun

Eğitimimizdeki sorun,

Çocukları insan olmaları için

Yapılandırmamamızdır.



Onlara bilgi veriyoruz,

Ama onları kelimenin tam anlamıyla eğitmiyoruz.

“Eğitmek” demek,

Çocuklara kendileri ile ve başkaları ile

Nasıl doğru bir şekilde ilişki kuracaklarını,

Nasıl tam bir insan olacaklarını

Öğretmek demektir.



Bunun yerine,

Onlara teknik bilgiler veriyoruz:

Nasıl vida sıkılır, bilgisayarla nasıl çalışılır,

Biraz bilim,

Ve onları kendi yollarına yolluyoruz.



Hayatlarını nasıl doğru bir şekilde yaşayacaklarını

Çocuklara öğretmiyoruz.

Bu nedenle, gerçekten mutsuz bir nesille

Yüz yüzeyiz.






İnsan Krizi

Bugün insanlar doğaya dair keşifler yapamıyorlar. Çünkü doğayı çerçevelere ve kutulara ayırdık.

Her insanın makinede bir cıvata olduğu noktaya geldik. Hangi işin peşinden koşacağımızı, daha
fazla para kazanmak için ne okuyacağımızı biliyoruz. Çabamız hep bunun için.

Ancak bitmek bilmeyen bir şekilde mutluluğu kovalamak, bizi mutlu etmiyor. Aksine, bilimde,
eğitimde, kültürde ve bütün insan uğraşılarında bir kriz içindeyiz. Durum böyle çünkü biz insan
yetiştirmiyoruz.

Umalım ki, içinde bulunduğumuz bu kriz, bizim hatamızın ve birbirimize karşı olan kötü
tutumumuzun son bulmasına dair bir başlangıç olsun.


Ruhun İhtiyacı Olanı Öğretmek

Çocuklara ruhlarının bugün almayı istediği her şeyi verdiğimiz takdirde, hiperaktivite
rahatsızlıklarının yok olacağı neredeyse kesindir.

Çocukları, geçmiş nesillerden miras alınan ve yaşam için artık ihtiyaç duymadıkları çalışma
konularıyla “doldurmayı” durdurmalıyız.




Tüm Yeni Nesil Tamamen Yeni Bir Doyum Arıyor

Bu nesil farklı bir doyuma ihtiyaç duymaktadır.

Bu davranışa

“Hiperaktif rahatsızlık” diyoruz,

Ancak bu, “Hiper” değil,

Sadece “aktif.”

İçsel ihtiyaçların

Gerek duyduğu kadar

Aktif.






Onların Patlamalarıyla Uyum İçinde

Eğitim sistemlerini bütün seviyelerde ve tüm yaş grupları için yeniden yapılandırmalıyız ki,
böylece çocuklar kendilerini iyi hissetsinler, özgürce ve keyifle gelişsinler ve patlayan egolarıyla
uyum içinde yaşasınlar.

Çocukları engellememeliyiz. Aksine, onların patlamaları, egoları ve enerjileri ile “uyum içinde”
olmak için bir yol bulmalıyız.


Karanlıkta Yaşamak

Bizler insan olmak üzere yetiştirilmedik.

Nasıl oluşturulduğumuz asla bize söylenmedi:

Arzularımız,

Niteliklerimiz,

Ne bizi yönetir,

Nerede seçim özgürlüğümüz var, nerede yok.

Kolektif için ve bireyler için olan yasalar

Ve bunların nasıl geliştiği,

Asla bize öğretilmedi.



Kendimiz hakkında

Ya da çevre hakkında

Hiçbir şey bilmiyoruz.

Yaşamlarımızın benzediği şey şu:

Karanlıkta yaşamak.




Sadece Bir Nesli Doğru Şekilde Eğitmek

Eğer sadece bir nesli doğru şekilde yetiştirirsek,

Eğer bugünün çocuklarına ihtiyaçları olanı verirsek,

Küçük ölçüde bile olsa,

Onlar bunu bir sonraki nesle aktaracaklardır.



Sonraki nesiller,

Artık düşüşte değil,

Yükselişte olacaktır.



Aksi takdirde,

Bir sonraki nesil

Umutsuzluğa ve uyuşturuculara gömülecektir.

Çocuklarımız için ne yazık.


Tamamen Mutlu

Eğer çocukları doğru şekilde

Yetiştirirsek,

Bundan on yıl sonra,

Çok farklı bir nesil göreceğiz.



Çocuklar ne tür bir dünya içinde yaşadıklarını

Bilecekler

Ve her hareketlerinin

Sonuçlarını

Anlayacaklar.



Sonuç olarak,

Kendi hareketlerini,

Düşüncelerini,

Niyetlerini,

Ve ilişkilerini

Öyle iyi ve doğru bir şekilde

Oluşturacaklar ki,

Tamamen mutlu olacaklar.


2. Kısım: Eğitimin Prensipleri


1. Bölüm: Çevre Kişiyi Oluşturur

Yarının Çocukları

Çocukların bugün içinde bulundukları çevre, onların yarın ne olacağını belirler.

Bu yüzden onlara olumlu örnekler vermeliyiz. Filmler çevirmeli, hikâyeler yazmalı

Ve benzeri şeyler yapmalıyız.

Çocukların onlara iletmeyi arzuladığımız örnekleri yavaş yavaş içlerine almaları için

 tek yol budur ve karşılığında, bu örnekler onların kişiliklerini oluşturacaktır.








Bir Toplum Kurmak

Doğru eğitim demek,

Kişinin etrafında,

Çevre ile doğru ilişkileri daima teşvik eden

Bir toplum kurmak

Demektir.






Çevremiz Tarafından Eğitildik

En önemli şey, öğretmenler ya da ders kitapları değildir: çevremiz tarafından eğitildik.

Bu yüzden, okullarda yapılanması esas olan şey, çocuklar için iyi bir sosyal çevredir. Böyle bir
çevrede, her çocuk kendini, diğer çocuklarla dost olmaya, onlara olumlu ve yardımcı bir tavırla
destek olmaya adanmış hisseder.

Böylece, bizim doğal niteliklerimiz – kıskançlık, tutkular, onur peşinde koşmak, rekabetçilik –
sadece çocukları destekleyici unsurlar olacaktır. Çünkü onlar topluma karşı bir duyarlılık
geliştirecekler ve böylelikle, doğru yönde gelişeceklerdir.






Sadece Çevre

Çocuklar çevreleri tarafından eğitilmelidirler. Onlarla tartışmaya girmeye, onlara ne yapmaları
gerektiğini söylemeye ya da onların davranışları üzerine yorum yapmaya bile gerek
duymamalıyız.

İhtiyacımız olan tek şey, onların çevre sayesinde doğru şekilde gelişmelerine ve değişmelerine
yardımcı olmaktır. Çevre, gelişimimizdeki ana unsurdur.


Bizim Okullarımızda Hiç Şiddet Yok

Toplum ile doğru ilişki kurmaları için, topluma nasıl bağlı olduklarını, topluma ne kadar
dayandıklarını ve toplumu nasıl etkileyebileceklerini göstermemiz için, çocuklara doğru bir temel
sağlamalıyız.

Patlama olaylarının tümü, ileri derecede şiddet ve terörizm, hiç kimsenin bu çocuklara toplum ile
doğru ilişkiyi nasıl kuracaklarını öğretmemiş olmasından kaynaklanıyor.

Çoğu kez oldukça zalim olan şeyler yaparız. Çünkü toplumun bize karşı duyarlı olduğunu
hissetmeyiz. Asosyal insanlar için de durum böyledir – onlar sadece toplumdaki yerlerini bulmak
isterler.

Dolayısıyla, en baştan, toplum ve çevre ile ilişkilere dair doğru sistemi çocuklar için
yapılandırmalıyız. Onlar için, onlara benzeyen çocuklardan oluşan bir sosyal çevre kurmalıyız ve
onlarla birlikte çalışmalıyız ki, birbirlerini anlasınlar ve uyum içinde gelişsinler.

Eğer bunu yaparsak, bugün toplumda var olan tüm olumsuz olaylardan kurtulabiliriz.




Çevre – Hiperakitiviteye Çözüm

Her yerde yaygın olan hiperaktivite rahatsızlığının, bir hastalık değil de, doğru çevrenin
eksikliğine dair bir belirti, bir sonuç olduğunu anlamakta zorlanıyoruz.

Çocuklarımıza içinde gelişebilecekleri doğru çevreyi vermiyoruz; bu yüzden onlar da bu şekilde
tepki gösteriyorlar. Çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılamak yerine, onların doğal ihtiyacını
bastırıyoruz ve buna “hiperaktivite rahatsızlığı” diyoruz.

Neslimizdeki sorunların çoğunluğunu çözümlemek için, sadece okulları, çocuklarımızın içinde
yetiştiği çevreyi yeniden yapılandırmamız gerekir.






Topluma Bağlı Olmak

Öyle ya da böyle, tam olarak topluma bağlı olduğumuzu, erken yaştan itibaren çocuklarımıza
aktarmalıyız.

Bir yandan, toplumun çok zararlı olabileceğini, oyunlar, örnekler ve diğer şekiller aracılığıyla
onlara göstermeliyiz. Toplumun nasıl öne geçtiğini ve insanların kafasını karıştırdığını
açıklamalıyız. Toplum onları o derece “hipnotize” edebilir ki, eğer toplumu takip ederlerse, ertesi
gün kendilerini hapiste, parmaklıklar arkasında bulabilirler.

Ancak, eğer iyi bir sosyal çevreye katılırlarsa, o çevrenin inandırıcılığı onları olumlu şekilde
etkiler.

Bunlar, her yaştan çocuğa değişik yollarla göstermemiz gereken örneklerdir. Böylece çocuklar,
çevrelerini – arkadaşlar ve maruz kaldıkları medya – seçerek kendilerini eğittiklerini ve esas
olarak kendi yazgılarını belirlediklerini anlayacaklardır.

Bu açıklama sayesinde, biz ebeveynler olarak, medyanın ve günümüzde insanların maruz kaldığı
her şeyin ne göstermesini istememiz gerektiği konusunda bir sonuca varabiliriz.




Bir İnsan Yetiştirmenin Koşulları

Eğitim, kişiye kendini geliştirme araçlarını vermek demektir.

Eğer çocukları kendi başınıza yetiştirmek istiyorsanız, bu demektir ki, onları yetiştirmiyorsunuz,
onları mecbur ediyor ve zorluyorsunuz.

Onlara, “Onu bu şekilde yap, başka bir şekilde değil,” diye söylememeliyiz. Emirler hayvanları
evcilleştirmek içindir, insanları yetiştirmek için değil.

Söz konusu insan olduğunda, açıklamalısınız, koşulları – kitaplardan, arkadaşlardan ve çocuğu
yaşamda özgür seçim noktasına götürecek eğitmenlerden oluşan bir çevre - oluşturmalısınız.

Bu, çok erken yaşlarda, çocuklar onlara ne olduğunun farkına varmadan önce başlamalıdır. O
dönemde bile, bir şeyler öğrenecekleri ve böylelikle kendilerini eğitecekleri durumları çocukların
etrafında oluşturmalıyız.

Çocuk, çevreden tekrar tekrar etkilendiği ve kendi gelişimindeki bir sonraki adımın önemini
çevreden aldığı takdirde, o çevreye doğru ilerlemek ve gelişmek için hevesle harekete geçecektir.


2. Bölüm: Doğa ile Denge

Bütünün Parçası

Biz

Doğadan

Öğrenmeliyiz

Çünkü

Biz

Onun

Parçasıyız.


Yaşam Bilgeliği

Doğanın tüm parçaları,

Cansız, bitkisel ve hayvansal,

Mükemmel bir uyum içinde,

Denge içinde,

Bir arada var olurlar.



Yalnızca insan dengesizdir,

Çünkü onun egosu daima patlamaktadır

Ve insanı Doğanın olumsuz yönü olmaya

Zorlar.



Eğer kendimizi nasıl dengeleyeceğimizi,

Kötü eğilimi nasıl idare edeceğimizi,

Doğa ile doğru ve bütünsel bir şekilde

Nasıl bağ kuracağımızı

Öğrenirsek,

Bu öz farkındalıktan dolayı,

İyi bir hayatımız olacaktır.



Çocuklarımıza öğretmemiz gereken

Yaşam bilgeliği budur.


Doğanın Örneğini Takip Et

Doğanın örneğini takip etmek,

Tek doğru eğitimdir.

İnanç duymadan

Ya da hayal etmeden,

Tıpkı Kabala bilgeliğinin bize gösterdiği gibi.






Yaşamlarımızın Bir Amacı Var

Doğa hakkında, doğanın kanunları ve içinde kapsadığı ilişkiler hakkında daha çok öğrendikçe,
her şeyin hem kişisel hem de kolektif seviyede, karşılıklı, global bir bağ içinde önceden
belirlendiğini daha fazla anlarız. Tıpkı bedenlerimizdeki tüm parçaların karşılıklı olarak birbirine
bağlı olması gibi.

Benzer şekilde, bizim yaşamlarımızın da bir başlangıçı, sonuçta gerçekleştirmemiz gereken belli
bir amacı ve bir sonu olduğunu anlamamız gerekir.


Doğru Yön

İçselliğimizi

Doğanın tümüne

Uyumlamalıyız.



Çocuklarımıza

Birbirleriyle nasıl bağ kuracaklarını

Ve birbirlerini nasıl seveceklerini

Öğretmeliyiz.

Bu olmadan

Yaşamlarımızı sürdüremeyeceğiz.



Eğer onlara yaşama dair doğru bakış açısını aktarırsak,

Bu onları geliştirecek ve kendi başlarına ilerlemelerini sağlayacaktır.

Önemli olan, onlara doğru yönü göstermektir.


21. Yüzyılda “Başarmak”

21. yüzyılda, “başaran” kişi,

Başkalarına ve dünyaya

Nasıl uygun şekilde davranacağını bilen kişi olacaktır.



Bu tür insan başarılı olacaktır

Çünkü doğaya benzer şekilde,

Onunla denge içinde

Hareket edecektir.



Böyle insanları nereye koyarsanız koyun,

Onların sadece yaşamlarını sürdürdüklerini değil,

Başarıyla geliştiklerini göreceksiniz.

Tüm para ve tasarruflarıyla “başarılı” olan diğer kişiler ise,

Birdenbire her şeyi kaybederler.


Bağ Kurmak İsteyen Kişi İnsandır

İnsan toplumu üzerinde işleyen

Doğanın genel kanunu,

İnsanların birbirine bağlı olması gerektiği koşulunu belirler.



Kabala bilgeliği,

Bu Doğa kanununa

Toplum içinde uymak isteyen bir insanı

Nasıl yetiştireceğimizi açıklar.


Yaratan.ın Tartısı

“Eğitim”, hayatta neyin daha önemli ve neyin daha az önemli olduğunu çocuğa öğretmek
demektir; ne iyidir ve ne kötüdür, ne yapmaya değer ve ne değmez.

Ancak, eğitimi ölçmenin tartısı nedir?

“A”, “B”den daha iyidir; benim veya senin ya da bir başkası için daha iyi olduğundan değil,
Yaratan.ın sevme ve verme niteliğine daha yakın olduğu için daha iyidir. Eğitimin özü budur.


En Doğalı Onun Hakkında Konuşmaktır

Sevmek ve vermek,

Bizim doğamızda değilmiş gibi görünse de,

İçimizde mevcuttur.



Çocuklara bundan bahsettiğimizde,

Onlara insanlığın bu dünyada icat ettiği

Hayali şeylerden değil,

Tüm Doğanın üzerinde durduğu temellerden bahsediyoruz.


Yaratan.a Benzerlik

Adem [insan],

Yaratan.a benzer demek olan

Domeh [benzer] kelimesinden gelir;

Üst Güce,

Doğanın gücüne,

Sevme ve ihsan etme niteliğine benzer.



Bu benzerliğe doğru giden yolda,

Kişinin deneyimlediği dönüşüme

“Eğitim” denir.






Özgür Gelişim

Kabala bilgeliğinin

Tüm amacı,

Kişinin kendi gücü,

Kişisel kararı

Ve kendi özgür seçimi sayesinde,

“Yaratan” olarak bilinen

Doğanın genel kanununa benzer hale gelebileceğini

Fark etmesini sağlamaktır.



Buna karşılık, insanları

Sadece takip etmelerini istediğimiz emirleri

Takip eden makinelere dönüştürmeye çalışmaktan başka

Gelişime daha zıt olan hiçbir şey yoktur.




Doğru Öğretim Programı

Eğer çalışma programlarını hayalimizden uydurduğumuz şeylerle yaparsak, başarılı
olamayacağız.

Eğer çalışma programlarımız insanın doğasıyla, dünyanın gelişimiyle ve içinde yaşadığımız tüm
sistemlerle birlikte ele alınmazsa, hepsi başarısızlığa mahkûmdur.

Bu yüzden, Kabala ile ilgili kaynakları okumak tek çözümdür. Kabala, dünyalar sisteminin
tümünü bize sunar, insanlığın nereye ulaşması gerektiğini ve tarihin, doğanın, toplum gelişiminin
ve kendi içsel gelişimimizin hepsinin nereye doğru gittiğini açıklar.

Diğer bir deyişle, öncelikle bir sonraki neslin nasıl bir şekil alması gerektiğini bilmeliyiz. Ancak
o zaman, çocukları kendi nesillerinde var olacak koşullar için hazırlamanın doğru şekli üzerine
düşünmeye başlayabiliriz.

Bu koşullar bizim için o kadar net olmalıdır ki, böylece çocuklarımızı bu gelecek, mükemmel
biçime doğru götüreceğimiz adımları planlayabiliriz.


Doğayı Dinle

Doğaya karşı daha dikkatli olmalı ve ondan örnek almalıyız. Çünkü Doğa her şeyi içinde
barındırır.

İnsanlara yaklaşım şeklimizde, toplumu yapılandırmada, aileyi doğru şekilde biçimlendirmede,
çevreyi her birimiz için doğru olarak kurgulamada, anaokulu, ortaokul ve üniversite eğitiminde,
bunların hepsinde Doğadaki cevaplara bakmalıyız.

Sadece Doğayı çalışmaya dayanan Kabala bilgeliği, eğer bilgimizi Doğadan alırsak zaman içinde
Doğayla uyumlu olmayı başaracağımızı belirtir. Kendi esenliğimizi güvenceye almanın tek yolu
budur.






Doğanın Güçleriyle Devam Etmek

Çocuklar, Yaratan.a daha çok yaklaştıkça,

O.nun düşündüğü yönde daha fazla düşündükçe,

Daha fazla başarılı olacaklardır.

Neden?

Çünkü Doğanın güçleriyle birlikte hareket edeceklerdir.


Her Çocuğun Bilmesi Gereken İki Şey

1. Doğanın her şeyi kapsayan bir gücü, her şeyi gerçekleştiren bir üst gücü vardır ve
biz bu gücün yönetimindeyiz.
2. Eğer mutlu olmak istiyorsak, başkalarını mutlu etmeliyiz, tıpkı bu üst gücün yaptığı
gibi.


Çocuklar bunu doğal bir biçimde kabul ederler ve birdenbire dünyanın gerçekten bu şekilde
düzenlenmiş olduğunu görmeye başlarlar.

Ancak, yetişkinler bunu anlayamazlar. Çünkü onlar zaten çok fazla karışıklık içindedirler.












Bugün Sen Isırırsın; Yarın Isırılırsın

Hepimizin

Sadece almak isteği içinde olduğunu

Çocuklara açıklamalıyız.

Bu bizim doğamızdır.



Fakat bu arzumuz,

Her şeyi sürekli kendisine doğru çektiği için,

Başkalarına zarar verir.

Sonunda,

Bu yaklaşım bize geri döner.



Bugün, sen ısırıyorsun.

Fakat bir dahaki sefere,

Sen ısırılmış olacaksın.

Daha iyi bir davranış şekli yok mudur?


Doğanın İçinde

Sonuçta,

Bu sadece,

Çocukların Doğa içinde olduklarını

Onlara öğretme meselesidir.

Tüm eğitim budur.


Yetişkinler Küçükler İçin Değişirler

Çocuklara doğru şekilde davranmaya başladığımız ve onların Doğa ile denge içinde yetişmesini
dilediğimiz an, sadece düşüncelerimiz ve dileklerimiz aracılığıyla, Doğanın sistemini uygun
şekilde etkilemiş olacağız.

Sonuç olarak, Doğanın her şeyi kapsayan gücü, hem çocukları hem de anne ve babaları, tüm
sistemi etkileyecektir.

Dolayısıyla, görünürde çocuklara yönelik olan bir eğitim sistemi, yetişkinleri de gerçekten
değiştirecek ve yeniden dengeye getirecektir.

Nasıl mı? Yetişkinler, çocuklarına karşı olan sorumlulukları ve sevgileri yüzünden onlara iyi
örnek olmaları gerektiğini anladıkları zaman, çocuklarının hatırı için kendilerini doğru şekilde
idare etmek zorunda kalacaklardır. Bu durum yetişkinleri de değiştirecektir.


3. Bölüm: Örnek

Çocuk Örneklerden Öğrenir

Binlerce defa

Öğütleyebilirsiniz,

Fakat araştırmalar gösteriyor ki,

Çocuklar duymuyor.



Onlar görüntüleri anlıyorlar.

Yaşamdan örnekleri anlıyorlar.

Ne yaptığınıza bakıyorlar

Ve ondan öğreniyorlar.


Beden Dili

Çocuklar kelimeleri anlamazlar.

Beden dilini anlarlar.



Ne yaptığımızı incelemeliyiz:

Hangi hareketler,

Hangi hızda,

Hangi bakışla

Ve hangi tavırla.

Önemli olan tek şey budur.



Çocuklar bizi taklit ederler,

Küçük balığın

Büyük balığı takip edişi gibi,

Tamamen bire bir.


Sadece Olumlu Örnekler

Eğer bir çocuğa bir örnek gösterirseniz, o çocuk bunu hayatı boyunca hatırlayacaktır ve o şekilde
davranılacağını bilecektir.

“Terminatör (film kahramanı) olmak istiyorum.” “Keşke eşkiya olsaydım!” Eğer gördükleri
örnekler bunlar ise, olmak istedikleri şeyin bu olmasına şaşmamak lazım.

Dolayısıyla, doğru yaklaşım, onlara her zaman olumlu örnekler vermektir. Böylece bu örneklerde
gördüklerini olmayı arzulayacaklardır.

Bu zamana kadar, filmler ve hikâyeler aracılığıyla çocuklara iyi örnekleri göstermekle meşgul
olduk. Ancak egonun yakın zamandaki patlamaları, eğitimin aracı haline gelen medyada bir tür
bozukluk yarattı. Medya için ise, yalnızca izlenme oranları önemlidir.


Yaşam İçin Örnek

Hayatın tüm alanlarında çocuklara olumlu örnekler sağlamalıyız,

Gerisi tamamen kendi haline bırakılabilir.



Eğer örnek samimi ve gerçek ise,

Çocuk da düzenli olarak ondan etkileniyorsa,

Bu örnek daima çocukla kalacaktır.




Biçimsel Öğrenme

Filmlerden ve oyunlardan yararlanarak, çocuklara çeşitli davranış biçimlerini göstermeliyiz.
Bununla birlikte, çocuklar da aynı zamanda ne dereceye kadar iyi olup olmadıklarına dair
kendileri karar verebilirler.

Tabii ki, bu sürece bir açıklama, analiz ve meselelerin çocuklar, ebeveynler ve eğitimciler
tarafından ortaklaşa incelenmesi eşlik etmelidir. Buna “biçimsel öğrenme” denir. Bu şekilde kişi
etkilenir ve öğrenir.


4. Bölüm: Oyunlar

Oyunlar Kişiyi Oluşturur

Oyun ciddi bir şeydir.

Oyun aracılığıyla kişi gelişir.

Oyun kişiyi oluşturur.


Dünyayı Tanımanın Yolu

Oyun, çocuklar bizi rahat bıraksınlar ve kendi başlarına oynasınlar diye onları boş vakitlerinde
meşgul etmek üzere tasarlanmış bir şey olmamalıdır.



Çocuklar oyunlardan öğrenmek isterler.

Onlar anlamak için,

Parçalara ayırmak, kırmak

Ve yapmak için can atarlar.



Çocuklar yaşamın her anını

Dünyayı tanımak için

Bir fırsat olarak görürler.



Oyunları “oyunlar” olarak adlandırmak bizim hatamızdır. Çocuklar sadece oynamak istemezler;
onlar, her şeyin arkasında ne bulunduğunu ve her şeyin nasıl birbirine bağlı olduğunu, ellerinden
geldiğince anlamak isterler.


Sadece Vakit Geçirmek Değil

Sadece vakit geçirmek için olan bir oyun,

Bizleri,

Aklı karışık yetişkinleri

Tatmin eden bir şeydir,

Çünkü biz vakit geçirmek isteriz.



Çocukların sadece vakit geçirmeye dair

Hiçbir arzuları yoktur.

Onlar için,

Oyun dünyayı tanımanın yoludur.




Yaşam Oyunu

Tüm yaşamımız bir oyundur çünkü oyunlar sayesinde gelişiriz.

Doğadaki herhangi bir gelişim, oyun aracılığıyla gerçekleşir. Vücut hücrelerinin gelişimi bile bir
oyundur çünkü hücreler henüz var olmayan bir gelecek haline arzu duyarlar.

Manevi gelişim de bir oyundur.

Çocuklar için ise, her çocuğun oynadığı “çocukça” oyunlar, her birinin ne tür bir insan olacağını
belirler.


Sadece Oyunlar Aracılığıyla Açıklamalar

Çocukların isteğine karşı gelen bir şey konusunda onlara asla ısrar etmemeliyiz.

Bunun yerine, Maymonides.in söylediği gibi, “Onlar çok bilgelik kazanır” durumuna gelene
kadar, onlar için neyin iyi olduğunu, neyin kabul edilebilir olduğunu çocuklara açıklamalıyız.

Çocuklar, onlara yapacağımız açıklamalar sayesinde bilgelik kazanacaklardır. Fakat bu
açıklamalar sadece oyunlar şeklinde olmalıdır. Eğer bunu doğru şekilde yaparsak, şu anki
durumlarında kalmalarının onların menfaatine olmadığını birdenbire anlayacaklardır.


Yeni Neslin Oyunları

Çocuklar için öyle oyunlar oluşturmanızı öneririm ki, bu oyunlar sayesinde çocuklar, diğer
çocuklar olmadan başaramayacaklarını ve onlarsız hiçbir şey elde edemeyeceklerini anlasınlar.
Bu onlara şunu öğretecektir:



Yalnız başına, zayıf demektir,

Yalnız başına, küçük demektir,

Yalnız başına, yapamaz demektir.



Bu bir takım oyununa benzer: büyük bir rekabet vardır. Fakat bu her şeye rağmen, herkesin diğer
herkese bağlı olduğu bir oyundur.

Yavaş yavaş, çocuklar bu örneklerle, topluma ne kadar ihtiyaçları olduğunu öğreneceklerdir. İyi
bir toplumdan, o toplumun iyiliğine karşılık verdikleri takdirde, ne kadar faydalanabileceklerini
anlayacaklardır.


İlerlemek İçin Araç Olarak Oyunlar

Oyunun, bir örnek teşkil etmesi gerekir. Böylece çocuk, ileri bir düzeye ulaştığını görecektir.

Diğer bir deyişle, çocuğun geçmişte takdir ettiği bir şey, bir sonraki evrede önemsiz hale gelir
çünkü daha yüksek nitelikte bir şey, amaç haline gelmiştir.


Oyunların Dünyasında Yaşam Bilgeliği

Çocuklara olayların özüne dair bir anlayış kazandırmak için,

Çocukların ilgisini çeken olayların seviyesine gitmemiz gerekir.

Nasıl mı?

Kendi oyunları aracılığıyla,

Onlara yaşam bilgeliğini açıklayarak.


Oyunları Geliştirmede Ustalık

Birleşmek için, her takımın bazı tavizler vermesi gerekir. Yani oyunun en kritik anı, çocuğun
şöyle hissettiği an olmalıdır:



 “Taviz vermeliyim,

Ama bunu yapmayı gerçekten istemiyorum.

Fakat öte yandan

Eğer bir parça vazgeçersem,

Diğerleriyle birlikte başaracağım!”



Başarı özellikle herkesle birlikte olmalıdır, kendi başına değil. Oyunları geliştirmedeki ustalık
ise, tam olarak bu noktada yatar.




Çaba Sayesinde Büyümek

Çocukların

Bizim onlara verdiğimiz işleri başarmış olmaları

Hiçbir fark yaratmaz.



Önemli olan onların çabasıdır

Çünkü çabaları sayesinde büyürler.


5. Bölüm: Çocuğa “Onun Yoluyla” Öğret

Onun Yoluyla, Tam Olarak Amaca Doğru

“Onun yoluyla” demek, çocuğun her nereye isterse oraya gitmesine izin vermek değil, çocuğu
doğru amaca onun yoluyla yönlendirmek demektir, yani onun seviyesine, onun algılama
yeteneğine ve onun karakterine göre.

Ancak yol, yine de tam olarak amaca doğru götürür.


Yaratan.a Benzer Olmak

Kural: “Çoçuğa, çocuğun yoluna göre öğret” demek, çocuğun niteliklerini korumalıyız ve
çocuklara sadece kendi eşsizliklerini iyiye kullanmaları için yardımcı olacak bir metot sunmalıyız
demektir.

Çocuk, tüm dünyayı kullanma konumundan, “kendini kullanma” konumuna gelmelidir ki, kendi
eşşizliğini devam ettirirken, Yaratan.a – seven ve başkalarına veren - benzer olsun.

Böyle yaparak, çocukları Yaratan.a benzer olmak üzere yetiştiririz, ama onların kendi yollarıyla.
Onlara gerekli araçları sağlarız ve gerisini kendileri yaparlar.

Hiçbir şey kötü olmak üzere yaratılmamıştır; tüm mesele kötü olana nasıl yaklaştığımızdır.


İçsel Yük

Çocuğa,

“Tam bu şekilde yap” ya da “Tam şu şekilde yap”

Dememeliyiz.

Bu zorlamadır.



Çünkü sonuçta,

Kimse o çocuğun kalıtım yoluyla

Hangi içsel “yükü” aldığını bilemez,

Çocuk bunu gerçekleştirmelidir.


Her Kişi Özeldir

“Maneviyatta zorlama yoktur,” diye yazılmıştır.

Bu demektir ki, her kişi insan dokusu içinde kendi eşsizliğini korur. Çünkü bu böyle olmazsa, her
şeyi kapsayan bu resmi oluşturmak üzere başkalarını tamamlayamayız.

Dünyadaki her insan gereklidir ve diğer herkes olmadan hiçbirimiz mükemmeliyeti edinemez.

Aramızdaki farklılıklara kibarlıkla ve saygıyla muamele etmeliyiz. Çünkü kişisel özelliklerimizi
bize Yaratan vermiştir. Düzeltmemiz gereken tek şey, bu özellikleri yozlaştırmadan ve kendimizi
bastırmadan, onları nasıl kullandığımızdır.

Dünyanın bugün ihtiyaç duyduğu eğitim türü budur.




Baskı Yok

Çocuklara baskı yapmayın;

Onlara üstesinden gelebilecekleri işler verin.



Bilin ki, birçok akıllı kişi,

Okulda onlardan ne istendiğini zar zor anlamıştır.

Ancak okulu bitirdiklerinde,

Birdenbire ileriye atılım yapmışlar

Ve kendi alanlarında başarılı olmuşlardır.




Onlara Ne Demeyin – Nasıl Deyin

Doğru eğitim şekli, çocuğa ne yapacağını söylememektir. Eğer çocuk sorarsa, sadece nasıl
yapılması gerektiğini açıklayın.

Peki, onlar sormadan önce siz ne yapmalısınız? Onlar için doğru olanı yapmayı istemeleri için
onları harekete geçirecek çeşitli taktikler kullanın. İstek çocuktan gelmelidir. Bu, kulağa karışık
gelebilir, fakat eğitmek için doğru yol budur.

Kabala bilgeliği baskının her türüne karşıdır. Kabala, her şeyin sadece insanın isteği ile
ilerlediğini ve devam ettiğini açıklar. Yapmamız gereken şey, sadece doğru isteği harekete
geçirmektir.


Doğru Şekilde Vermeyi Öğretin

Kabala bilgeliği, vermenin iyi oduğunu açıklamaz. Çünkü bu, çocuğun arzusuna ters düşer.

Çocuğun ruhuna ve doğal haline ters düşen bir şeyi çocuğa söyleyemezsiniz. Bunun yerine,
çocuğa, başkalarına olumlu şekilde davranmanın daha iyi olduğunu anlamak zorunda kalacağı bir
oyun verin. Bu davranış şekliyle kişi daha fazla kazanır ve bunun karşılığını alır, yani bu tatmin
edicidir, çünkü toplum bunu teşvik etmektedir ve çocuğa böyle davrandığı için saygı
duymaktadır.

Vermeye dair olumlu yaklaşım tutarlı olmalıdır. Çocuğa, yaptığı verme hareketlerinden sonra, şu
an için ona iyi davrandığımızı ama yarın bu tavrın değişebileceğini göstermek yanlış olur.

Çocuklar, bunun hayatın gerçeği ve Doğanın davranış biçimi olduğunu öğrenmelidirler. Ve bu
çalışma sayesinde, çocukların içinde değişim gerçekleşecektir.


Doğanın Seni Yapış Şekli

Biri müzisyen olmak ister,

Bir başkası mühendis.

Bir üçüncüsü ise elektrikçi olmayı hayal eder.

Bunun böyle olması iyidir.



Bir eğitmen olarak,

Çocukların yeteneklerine göre,

Doğa tarafından önceden düzenlenmiş niteliklerine göre,

Onları insan olmaları için yapılandırmalıyım.



Diğer bir deyişle,

Çocuklardaki tüm bu eğilimleri,

Tüm bu tercihleri yaratan

Yaratan.a karşı gelmek yerine,

Mümkün olduğunca onların doğasına yakın olacak şekilde,

Onların yapılanmasına yardım etmeliyim.


Sevginin Yönünde

 “Çocuğun yoluna göre”,

Çocuğa sadece yön vermek demektir.

Ancak ona belli etmeden, çocuğun doğuştan getirmiş olduğu karakteri sayesinde bu yönü fark
etmesi için ve Doğadan aldığı her şey aracılığıyla kendisini ifade etmesi için ona yardımcı
olmalıyım.

Önemli olan şey, kişinin doğasının, tüm niteliklerinin, sevgiye ve diğer insanlara vermeye doğru
yönlendirilmiş olmasıdır.

Her çocuk, özel bir nitelikler ve eğilimler bileşimiyle doğmuştur. Bunu onlara bırakın, ama bu
nitelikleri nasıl doğru şekilde kullanabileceklerini onlara gösterin.


Değişik Açıklamalar

Mümkün olduğunca çeşitli ve değişik açıklamalar sunmalıyız ve mümkün olduğunca çok şekilde,
verebildiğimiz kadar çok örnek vermek için çabalamalıyız.

Bazen okuldaki öğretmeni anlamak çok zordur. Fakat evde, Anne ve Babanın çocuğa daha yakın
olarak, olayları daha uygun bir biçimde açıklamasıyla, her şey daha açık ve anlaşılır hale gelir.

Çocuklara olayları şu şekilde açıklamalıyız: söz konusu olan meseleyle bağ kurabilecekleri ve
böylece kendileri hakkında daha fazla öğrenebilecekleri örnekler kullanarak.


Gruplara Bölme

İlkokul kadar erken bir dönemde, çocuklar kendi yönlerine sahiptirler diyebiliriz. Bunu kendi
başlarına bulurlar, ama onlara yardım etmeliyiz.

Birinci sınıf kadar erken yaşta bile, bir öğretmen her öğrencinin dünyayı nasıl algıladığını,
toplumla nasıl ilişki kurduğunu, nelerden hoşlanıp hoşlanmadığını ve içsel olarak nasıl
yapılanmış olduğunu fark edebilir.

Çocuklarla bu doğrultuda ilişki kurmalıyız, her birinin benzersiz doğasına göre onları gruplara
ayırmalıyız: daha duygusal olanlar, daha zihinsel olanlar, Doğaya yönelenler, teknolojiye ya da
zanaata yönelenler. Sonrasında, o grubun özel eğilimine göre, onlara her şeyi açıklayabiliriz, en
basit şeyleri bile.


Toplum İçinde Bir Rol

Her çocuğa toplum içinde bir rol sağlamalıyız. Bu rol, çocukları katılıma, kendilerini ifade
etmeye ve grubun işlerini sürdürmeye mecbur eder. Çocuklar, kendi yerlerinde olduklarını
hissetmelidirler.

En kavgacı çocuklar bile, onlara toplum içinde yapabilecekleri yapıcı bir şey bulmamızı hak
ederler. Genel bir kural olarak, her çocuk için, çocuğun kendisini toplum içinde tamamlanmış
hissetmesine yardımcı olacak uğraşılar bulmalıyız.


Kendini Dışarıdan Gözlemlemek

Çocuklara, kendilerini kendi doğalarından ayırmaları için yardımcı olmalıyız.

Onlara şöyle söylemeliyiz: “Görüyorsun, senin doğana göre kaba, inatçı, kibirli veya baskıcı
olabilirsin. Fakat bunların hiçbiri sen değilsin; o, içinde olan şeydir.

Belki içinde olan o “şeyden” dışarı çıkabilirsin.

Onu birlikte değiştirmeye çalışalım ve sonrasında göreceksin ki, herkese karşı davranışını
değiştiriyorsun. Bu senin için daha iyi olacak ve daha kazançlı çıkacaksın.”



Çocuklara kendi aralarındaki farkı

Ve içlerindeki eğilimi görmelerini öğretmek,

Onlar için büyük bir kurtuluş olur.

Aslında, eğitimde en temel olan şey budur.






3. Kısım: Evde


1. Bölüm: Ebeveynler ve Çocuklar Arasında

Dost Olmak

Çocuk, anne ve babasının, anne ve baba olmanın yanı sıra, bir dost, büyük ağbi veya abla
olduğunu da hissetmelidir.

Çocuklarla öyle bir ilişki kurmamız gerekir ki, o ilişkide güven olur ve çocuk, anne ve babasını
içtenlikle karşılar ve onları hayatında ister.


Ev

Çocukların çevrelerine karşı ne kadar duyarlı olduklarını anlamıyoruz.

Anne, neden işe gittiğini, neden eve geri geldiğini, evdeki görevlerinin ne olduğunu, akrabalarla
olan ilişkilerin neden o şekilde olduğunu ve bunu veya şunu yapmanın neden onun görevi
olduğunu, içerdiği her türlü zorluklarla birlikte, açıklamalıdır.

Benzer şekilde, baba da kendi yaşamını açıklamalıdır.

Ebeveynler, aynı zamanda çocuklarına, onlara sahip olmaktan ne kadar mutluluk duyduklarını,
onlara bakmak için ne kadar özen gösterdiklerini ve onlardan ne kadar keyif aldıklarını da
söylemelidirler.

Eğer ebeveynler tüm bunları çocuklarına aktarırlarsa, tabii ki doğru oranda, bunları
deneyimleyecekleri tam güç ve boyutta değil, çocuklar o duygunun içine dahil olacaklar ve
böylelikle yaratılan ortama “ev” denecektir.


Çocukları Eleştirmekten Kaçınmak

Gerçeği söylemek gerekirse, kendi başaramadıklarımızı çocuklarımızdan talep ediyoruz.

Çünkü biz tamamlanmamış durumdayız, çocuklarımız sayesinde kendimizi tamamlamaya
çalışıyoruz.

Bu yüzden de bazen çocuklar üzerinde çok fazla baskı yapıyoruz.

Çözüm, tamamlanmış olmayı çocuklarımızdan talep etmek yerine, kendi başımıza başarmaya
çalışmaktır. Tam olarak bu nedenle Kabala bilgeliği bize verilmiştir.

Eğer tam ve bütün olmayı başarırsak ya da en azından bunun ne demek olduğunu anlarsak ve
bunu başarmak için çabalarsak, çocuklarımıza gereksiz yere baskı yapmaya son vereceğiz ve
onlar için en iyi olan şekilde büyümeleri ve gelişmeleri için onlara izin vereceğiz.


Evdeki Düzen

Soru: Çocuğu evdeki düzeni korumaya nasıl alıGtırırsınız?

Cevap: Eğer çocukları erken yaşlardan itibaren düzeni korumaya alıştırmazsanız, eğer bu onların
doğasının bir parçası haline gelmezse, onlar bu sınırlamaları arkalarında bırakıp kaçana kadar, bu
iş her zaman bir çaba gerektirecektir.

Sevgiye ne kadar erken disiplin katarsak, çocuk için bu o kadar kolay olacaktır.

Eğer kendimizi incelersek, bizim de acı ve zevk tarafından yönetildiğimizi görürüz. Çocuklara,
daima bu şekilde işleyen bir dünyada olduğumuzu, dünyanın bize de bu şekilde davrandığını ve
buna göre ona karşılık vermemiz gerektiğini açıklamalıyız.


Büyükanne ve Büyükbabaya Karşı Doğru Tavır

Anne ve babalar, kendi anne ve babalarına - çocuğun büyükanne ve büyükbabasına -
gösterdikleri saygılı davranışlar ile çocuklarına örnek olmalıdırlar.

Kendi anne ve babalarına - büyükanne ve büyükbabaya - nasıl davrandıklarını çocuklara
göstererek, çocuğu onlara - anne ve babaya - aynı şekilde davranması için eğitirler.


Kendi Kendini Yetiştirme

Çocuklarımızın hatırı için,

Kendimizi de eğitmemiz

Gerektiğini

Anlamalıyız.




2. Bölüm: Kardeşler Arasında

Birbiriyle Anlaşmak

Soru: Eğer kardeGler anlaGamıyorsa ne yaparız?

Cevap:

. Aralarında ortak bir zemin bulun ve sürekli olarak sadece o zemini geliştirin.
. Birbirlerine nerede destek ve yardımcı olabildiklerini bulun. Doğru yol budur.





Ailedeki Kardeşler

Ailedeki her kardeşe açıklamalıyız ki, eğer aynı anne ve babaya sahip iseler ve bir arada
büyüyorlarsa, bu durumda ruha uygun olarak birbirlerini tamamlıyorlar ve birlikte olmaları
gerekiyor demektir.

Burada, onları kardeş yapan daha büyük bir plan olduğunu anlamaları gerekir. Yaratılışı
tamamlamaları ve birbirleriyle özel bir şekilde ilişki kurmaları, aralarında karşılıklı bir bağ
oluşturmaları için tam olarak onlara imkân veren şey aile bağıdır.

Böylesi bir bağ bize şunları söyletmez: “Senin olmanı istemiyorum; sen yokmuşsun gibi
davranıyorum; beni rahat bırak.”

Her insan bir başkasını tamamlar ve ailenin her üyesi değerlidir. Ayrıca, her yeni üyenin,
eğilimlerine ve davranışlarına rağmen, aile içinde bir yeri vardır – biri düşüncesiz olabilir, diğeri
ilgisiz olabilir, üçüncüsü hayal kurmayı sevebilir ve dördüncüsü akılcı olabilir.


Annenin Yakınlığı İçin Rekabet

Soru: KiGi, annenin yakınlığına dair duyulan kıskançlık ve rekabet ile nasıl baG edebilir?

Cevap: Bu hiçbir şekilde çocuğa bağlı değildir – sadece anneye bağlıdır. Sadece anne, çocuklar
önünde kendini öyle bir şekilde konumlandırabilir ki, çocuklar annenin onlara nasıl davrandığı
konusunda tamamen eşit olduklarına ikna olurlar.

Üst gücün bize davranış şeklinden şunu öğreniriz: Kişi, başkalarına sevgi bağı aracılığıyla
bağlanmadıkça Yaratan.ı edinemez, çünkü Yaratan tam olarak kişinin başkalarıyla olan bağında
belirir. Bir annenin kendisini çocuklarına gösterme şekli bu olmalıdır: anlaşmazlık durumlarında
çocuklar annelerine birlikte gittikleri takdirde annelerinden sevgi alacaklardır. Annelerine ayrı
ayrı yaklaştıkları zaman ise, her biri annesinden biraz daha donuk bir karşılık alacaktır.

Bu şekilde anne, çocukların doğru bir şekilde iş birliği yapmaya alışmalarını sağlar, yani çocuklar
sadece birlikte olduklarında annelerinden gerçekten sıcak bir karşılık alabilirler.

Bu tür bir yaklaşım, çocukların içinde, doğal olarak başkalarıyla bağ kurmaya yatkın olmaya
hazırlayan sistemleri oluşturur. Bu tür insanlar artık amacın kendisini görmezler, fakat en başta,
“Bu hedefi kiminle başarabilirim?” diye sorarlar.


3. Bölüm: Ebeveynler

Sakin Bir İlişki Göstermek

0 yaştan 15 yaşına kadar (en azından), ebeveynler çocuklar önünde sakin bir ilişki
göstermelidirler.

“Sakin”, keskin şekilde değişmemek demektir, daha iyi olan bir durum için bile değişmemek.

Ebeveynler çocuklarına, iş birliği ve karşılıklı anlayış içinde bir yaşam sürdürdüklerini,
aralarındaki ilişkinin ise ani ve önemli değişimler olmaksızın, uyumlu ve sakin olduğunu
göstermelidirler.

Ayrıca çok fazla duygusal yakınlık göstermemelidirler. Her şey çok sağlam ve dengeli olmalıdır.


Her Hareket Bir Örnektir

Ebeveynlerin aralarındaki ilişki aracılığıyla çocuklarına verdikleri örnekler, o çocukların kendi
eşleriyle olacak hayatlarına aktarılacaktır ve onların sahip olacakları ailelerde var olacaktır.

Örneklerden öğrenir ve örnekler sayesinde eğitiliriz. Çocukluk süresince gördüğümüz her şeyi
taklit ederiz. Bu yüzden, çocuklara içinde hiç sorun olmayan bir görüntü sunmalıyız.

Alkolik bir baba veya ebeveynlerden birinin anne ve babası hakkında yapılan bir kavga gibi
örnekleri çocuk kopya edecektir ve bu örnekleri kendi hayatında arayacaktır.

Benzer şekilde, eğer anne ve baba arasında ortak olan bir şey, bu yaşamdan daha yüce olan içsel
bir bağ varsa ve bu bağ onları bir arada tutuyorsa, çocuklar bunu hissedeceklerdir. Onlar, olan her
şeyin üstünde, anne ve babalarını bir arada tutan yüce ve aynı zamanda sağlam bir temel
olduğunu hissederler.


Çocukların Önünde Kavga Yok

Çocukların önünde kavga etmek söz konusu olamaz.

Ev, sakin ve değişmeyen bir yer olmalıdır.

Güven evden gelir.

Ebeveynler arasındaki tartışmalar çocukları sarsacaktır

Ve onları çok olumsuz bir şekilde etkileyecektir.


4. Bölüm: Aile İçinde

Aile Seansları

Aile içinde herkes eşittir. Hiç kimse daha üstün değildir ve hiç kimse değersiz değildir.

Aile, herkesin karşılıklı sevgi içinde olduğu yerdir ve sevgi sadece eşit olanlar arasında olabilir.

“Eşitlik”, ailenin her üyesinin kendi fikrini ifade etme olanağına sahip olması demektir. Buna
karşılık, herkes dinler ve konu hakkında birbirine danışır. Hep birlikte, yaşına ve durumuna bağlı
olarak ailenin her üyesi için neyin doğru olduğuna karar verirler.

Çocuklar düzenli olarak bu tür toplantılara katıldıkları zaman sakinleşirler, hangi kişiye neyin
gittiğini bilirler. Ailenin iyi ayarlanmış, bütüncül bir sistem olarak çalıştığını görürler.






Küçük Bir Toplum Olarak Aile

Ebeveynler çocukları ile birlikte küçük bir toplum kurmalı; ailenin iyiliği için herkesin
diğerlerine karşı ödün verdiği bir toplum. Ailenin iyiliği, aile üyelerinden her birinin kişisel
kazancından daha önemlidir.

Aile üyeleri, ailenin çıkarını kendi çıkarlarının üzerine koymayı dilemekle, diğer aile üyelerine
örnek teşkil ederler.

Eğer bu bir aile oyunu olarak yapılabilirse, en iyisi budur. Bu yolla, çocuklar birdenbire bunun
onları ne kadar ilerletebildiğini, birbirlerini anlamalarına ne kadar yardımcı olduğunu fark
edeceklerdir. Bu durumdan memnun kalacaklar ve herkesin kendini iyi hissetmesinden keyif
alacaklardır.

Eğer ödün vermeyi istemeyen bir çocuk varsa, ne yaparsınız?

Onlarla sevgi ile çalışmalısınız ve böylece herkesi güçlendirmelisiniz. Bir yandan, kendisini
ikinci plana koymayı istememekle ne kadar çok şey kaybedeceğini çocuğa göstermeniz gerekir.
Diğer yandan ise, eğer herkese katılırsa ne kadar çok şey kazanacağını vurgulayabilirsiniz.

En iyisi, bunu evde yapmak ve aile olarak herkesin birlikte oynamasını sağlamaktır.


Gerçek, Sadece Gerçek

Gerçek ne olursa olsun, çocuklarımıza gerçeği söylemelerini öğretmeliyiz.

Ne kadar bencil olduğumuzu görmek de gerçektir ve bu gerçek açığa çıktığı için mutlu olmalıyız.

Eğer çocuklara gerçeğin iyi bir şey olduğunu öğretirsek – gerçek, “şirin” olsun ya da olmasın,
kişinin içinde hissettiği şeydir – o zaman çocuk hemen rahatlayacak ve “Eğer bunu söylersem
insanlar benim hakkımda ne düşünecekler?” diye düşünmeye son verecektir. Bu, onlara doğal bir
şekilde olacaktır.


Tek, Bütün Bir Beden

Ebeveynler, çocukları ile sanki tek bir bedenmiş gibi ilişki kurmalıdırlar, iki ayrı birey olarak
değil. Çocuk, anne ve baba arasındaki farklılıkları görmemelidir. Annelerinin duygularıyla
“oynayabileceklerine” inanmaları, çocuklar için iyi değildir.

Ebeveynlerin eğitiminden değil, çocukların eğitiminden bahsettiğimiz doğru, ancak her şeyin
ebeveynler tarafından, doğru bir çevre tarafından yapıldığını anlamalıyız. Bu, büyükbabayı,
büyükanneyi, amca ve teyzeyi, çocuğun çevresinde olan herkesi kapsayabilir.

Çocukların, onların etrafında olan kişiler arasında herhangi bir farklılık hissetmemeleri çok
önemlidir. Herkesin onlara tamamen aynı şekilde davrandığını anlamalılar.

Doğal olarak, çocuk anne ve babasını farklı şekilde algılar. Fakat anne ve babaların her konuda
açıksözlü, dürüst, düzgün ve eşit bir yaklaşım sergilemeleri gerekir.


Yaratılışın Amacı Açısından Eşitlik

Çocuklar

Onlara doğada nasıl yollarını bulacaklarını

Öğrettiğimizi hissetmelidirler:



İyi bir sonuca ulaşmak için,

Ne yasaklanmıştır ve neye izin verilmiştir,

Ne yapmaya değer ve ne değmez,

Ne tehlikelidir ve ne güvenlidir.



Bu süreçte, ebeveynler ve çocuklar beraber bir bütün gibidirler.

Hepimiz tek bir ruhuz. Bu dünyada olduğumuz sürece, bu nesle ya da bir önceki nesle ait
olmanızın hiçbir önemi yoktur.

Bu tür bir yaklaşım, çocuğa güç ve güven verir. Herkesin ileriye doğru birlikte hareket ettiğine
dair ona bir his kazandırır; eşitler arasında eşit olur.


Değerli Olanı Aktarmak

Eğer bir şey sizin için değerli ise,

Onu aktarmalısınız,

Onun özünü

Çocuklara öğretmelisiniz.


Sevgi Hali

Soru: Çocuğa manevi dünyadan nasıl bahsedersiniz?

Cevap: Çok basitçe, çocuğa bizi yöneten üstün bir şeyin olduğunu söyleyin. Bu üstün şeyden bize
güçler iner ve bizi etkiler.

Neden bu güçler bizi etkiliyor? Bizim içimizde, o yüce, sonsuz, güzel seviyeye tekrar yükselme
arzusunu harekete geçirmek için.

Bu şekilde, birbirimizi sevme,

Birbirimizle birleşme,

Ve tek bir kalpte tek bir insan olarak yaşama durumuna geleceğiz.



Bu duruma, “üst dünya” ya da “manevi dünya” denir. Bunu çocuğa açıklamanın doğru şekli
budur. Çocuklara asla yalan söylememeliyiz; sadece biraz açıklamalıyız, ama sadece gerçeği
açıklamalıyız.


Yaşam Hakkında Konuşma

Çocuklara hayatın anlamını

Açıklamalıyız;

Onlara neden burada olduklarını söylemeliyiz.



Çocukların neden bahsettiğimizi anlamayacak olmalarından korkmamalıyız. Bize onlar
anlamıyormuş gibi görünse bile, onlar anlıyorlar.

En iyisi, bunu basit kelimeler kullanarak anlatmaktır. Ancak en çok tavsiye edilen, onlarla
hayattaki daha yüce şeyler hakkında konuşmaktır.


4. Kısım: Okul


1. Bölüm: Eğitim Sistemi

Hayat Okul Gibi

“Okul”, bizim yaşamlarımızın tümüne dair sürecin genel adıdır.

Ne kadar yaşarsak yaşayalım, tüm yaşamlarımız boyunca “okuldayız”.

Eğer yaşamlarımıza, amacı bizi Yaratan.la benzerliğe yönlendirmek olan düzenli bir değişimler
dizisi olarak bakarsak, o zaman çevremizdeki her şeyde okul ortaya çıkar.


“Yaşam Bilgeliği” Okulu

 “Yaşam Bilgeliği” okulunda

Size nasıl “insan” olacağınız öğretilir:



Neden doğdunuz,

Dünyada ne oluyor,

Doğa nedir,

Görünen Doğanın arkasında ne bulunur,

Neden bu güçler bizi bu şekilde etkiler,

Ve buna karşılık ne yapmamız gerekir.



Ayrıca şunlar da öğretilir:

Başınıza gelen şeyle nasıl ilişki kuruyorsunuz,

Size nasıl davranılıyor,

Ve sizin başkalarına nasıl davranmanız gerekir,

Sahneler arkasında çalışan güçleri açığa çıkararak

Ve yaşamla çok yakın bir arkadaşmış gibi gerçekten ilişkide olarak,

Yaşamı nasıl şeffaf bir görüntü gibi görürüz.



Bu tür bir eğitim, çocuğun daha az hata yapacağını, hayatını yanlış amaçlar peşinde koşarak
harcamayacağını ve hayatta gerçekten başarılı olacağını garantiler.


Okulun Amacı

Okulun amacı,

Toplum içinde

Düzeltilmiş bir birey olarak davranan

Global bir insan yapılandırmaktır.



Böyle bir kişi,

Davranışları aracılığıyla

Toplum için bir örnek teşkil edebilir

Ve insanlığın ihtiyacı olan her şeyde

Mükemmeliyete erişmek üzere

Toplumu yönlendirebilir.






Eğitimi Okuryazarlıktan Ayırmak

Okullar, eğitim ve okuryazarlık arasında net bir ayırım yapmalıdır. Bu her iki alan aslında ayrı
binalarda çalışılmalı ve farklı kişiler tarafından öğretilmelidir.

Tabii ki, fizik, matematik, biyoloji ve sanat gibi konuları öğreten kişiler, sadece kendi alanlarında
uzman olmayıp, aynı zamanda öğrencilere örnek de olmalıdırlar.

Düzgün bir okul oluşturmak için, öğretmenlerin sabırlı ve mesleklerinde deneyimli olmaları ve
öğrettikleri özel konuyu çocuğun genel eğitimi ile nasıl birleştireceklerini bilmeleri gerekir.

Sadece öğrenme diye bir şey yoktur. Öğrenci daima yetişkin birinden gördüğü örneği takip eder.
Dolayısıyla öğretmen sadece konuyu anlatmamalı, aynı zamanda bu konunun yaşamlarımıza olan
etkisini de göstermelidir. Eğitim ve okuryazarlık iki ayrı alan olsa da, esas olarak eğitim üzerinde
durulması gerektiğini hatırlamalıyız.


Toplum Kendi Üyelerini Eğitir

Farklı bir prensibin uygulandığı bir okul kurmalıyız: toplum - çocukların toplumu - her çocuğu ve
tüm çocukları eğitir:



Hoşgörülü,

Sevecen olmak

Ve topluma vermek.



Diğer bir deyişle, çevre üzerinde önemle durulur. Çocuklar için çevre, eğitmenler ve öğretmenler
değildir, yetişkinler de değildir, ancak etraflarındaki diğer çocuklardır.

Bu yüzden, eğer her çocuğun etrafında iyi bir çocuklar toplumu, başkalarına kötü davranmayı
ayıplayacak ve başkalarına iyi davranmayı övecek bir toplum oluşturursak, farklı davranan bir
çocuklar neslini yapılandırmış olacağız.




Yıkıcı Bir Çerçeve

Soru: Bildiğimiz Gekliyle okullar, bir öğretim gününü dersler, teneffüsler, ev ödevleri,
sorular ve cevaplar olarak bölüyorlar. Bu Gekilde mi olmalı?

Cevap: Bu tür eğitim, endüstri devrimi döneminde, işçilerden seri üretim hatlarındaki görevlerini
yerine getirmeleri beklendiği zamanlarda başladı. O zamanlarda eğitimin amacı, okuma yazma
bilmeyen insanları fabrika işçisi olmak üzere vasıflandırmaktı. Bu nedenle, eğitim programı ve
çerçevesi endüstrinin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde düzenlenmişti.

Ancak bugünün çocukları bundan nefret etmektedir. Çünkü bu sistem insan doğasına karşı
işlemektedir. Bu sistem insanları geliştirmez, onları mahveder.


Çalan Ziller Yok

Soru: Sıradan bir okulda, ders zil sesiyle baGlar ve biter. “YaGam Bilgeliği” okulunda nasıl
olmalı?

Cevap: Okulda herhangi bir zil asla olmamalıdır.

Çocuklar ve eğitmenler, konunun kendini tükettiğine dair birlikte karar verdikleri zaman ders
biter ve dinlenme başlar. Sonra öğrenciler, dinlenme zamanı sırasında, sınıftaki etkinlik süresince
ortaya çıkan meseleleri tartışmaya devam edebilirler.

Daha sonra, yeni bir konu üzerine yeni bir ders başlayacaktır.

Çocukların ve eğitmenin konu üzerinde daha ileri gitmeleri gerekip gerekmediğini hissetmelerine
bağlı olarak, ders on beş dakika ya da bir saat artı on beş dakika sürebilir. Bu şekilde, çocuklar
kendilerini ifade edebilir olmaya ve ilgilendikleri konuları, konu ortasında durmadan, tam
anlamıyla çalışabilmeye alışırlar.

Diğer taraftan, zorlayıcı bir zaman çerçevesi olduğu zaman, kişi sorumluluktan kaçınma eğilimi
gösterir ve sadece dersin bitmesini bekler.

Zaman çerçevesi olmadığında, çocuk, tartışılan problemin dersin sonunda kaybolmadığını ve
kendisinin hâlâ onu çözmesi gerektiğini hisseder. Çünkü biz daima mükemmel bir doğanın içinde
var olmaktayız.

Bu algı, kişinin kendi hayatını farklı şekilde ele almasını sağlar. İçimizde yaşama karşı tamamen
farklı bir yaklaşım oluşturur. Bu yaklaşım şöyle der: “Doğa içindeyim ve toplum içindeyim.
Sorunlarımı diğer tüm insanlarla bağ kurarak ve birleşerek çözmeliyim.”


Her Çocuk Yapabilir

Sınıf içinde, çocuklar sıralar halinde değil, daire şeklinde oturmalıdır. Daire içinde herkes eşittir.

Bu prensip dışsal olarak da hissedilmelidir. Hiçbir öğretmen sınıfta çocuklara vaaz verir gibi
konuşmamalıdır, ancak her öğrencinin kendi düşünce ve fikirlerini ifade edebildiği bir konuşmayı
yönlendiren bir rehber olmalıdır.

Sınıfta bazı çocukların aktif olması ve diğerlerinin ise zar zor orada olması ya da sadece dinliyor
olması gibi bir durum söz konusu olamaz. Rehber, her çocuğun kendini birey olarak ifade
etmesine imkân vermelidir ve herkes aktif olarak konuşmaya dahil olmalıdır.

Örneğin, rehber bir hikâye okuyabilir. Sonra, çocukların her biri onun üzerine yorum yapmalıdır:
düşünceler, duygular, fikirler. Ayrıca her çocuğun hikâye hakkında birkaç cümle yazması da iyi
olacaktır.

İstisnasız, her çocukta var olan özel yetenekleri geliştirmeliyiz.




Beraber Öğrenmek

Rehber soru sorduğu zaman, ortak bir çözüme ulaşmak için çocuklar birbirlerine yardım
etmeliler. Diğer bir deyişle, karşılıklı desteğin sonucu olarak ilerlediklerini devamlı görmeliler.
Her şeyden önce böyle bir temelin kurulması gerekir.

Rehber, daha sonra belirli konuları öğrenirken bile, çocukların belli bir konuyu konuşmalarını
sağlamalı ve birlikte konuşmaları sayesinde ortak bir anlayışın oluştuğunu görmelidir. Eğer
içlerinden biri anlamazsa, diğer bir arkadaş açıklar.

Ders şu şekilde olmalıdır: toprağa bir tohum ekersiniz, fizik veya matematikle ilgili yeni bir parça
bilgi gibi. Daha sonra bu tohum çocuklar arasındaki konuşmalar sayesinde, toplum tarafından
yetiştirilir.

Her düşünce, her bilgi parçası, her yaklaşım, her cümle ve her karar, çevreyi geliştirir.


Neden Öğreniyoruz

Konuları çalışırken, konu ile hayatın kendisi arasındaki farklılıkları ortadan kaldırmak için,
konuları hayatın anlamına dair konuşmalarla birleştirmeliyiz.

Neden coğrafya, tarih, jeoloji, matematik, fizik veya edebiyat öğreniyoruz?

Neden dünya bu şekilde kurulmuş ve neden kanunları böyle?

Diğer bir deyişle, çocuklara her konuya dair yaklaşımı tüm realitenin içinden açıklamalıyız.

Çocuklar müzik, tiyatro veya spor ile meşgul oldukları sırada, onlara kendi duyularını maksimum
düzeyde geliştirmelerine imkân vermek üzere bu konuların hazırlandığı algısını vermeliyiz.
Böylece, nerede olduklarını, nereye gittiklerini, şu anki duygularının yanı sıra ne hissetmeleri
gerektiğini ve sonuç olarak nasıl büyüyebileceklerini belirleyebilirler.


Konuşmalar Aracılığıyla Bir İnsan Geliştirmek

Tarih boyunca ve yakın nesillere kadar, halkımız arasında tüm çocuklar okuyup yazabiliyor,
kitaptaki metinleri tartışabiliyor ve analiz ile sentez yapabiliyorlardı.

Çalışma metodu özgündü – tartışmalar: Biri şöyle söylüyor, fakat bir diğeri farklı düşünüyor.
Neden böyle? Bu nereden kaynaklanıyor?

Bir insanı, diyaloglar ve düşünce farklılıkları aracılığıyla geliştirirsiniz.

Diğer taraftan, günümüzdeki sınıflarda neredeyse hiç tartışma yoktur. Çocukların her şeyi
öğretmenden alması ve bunu kabul etmesi, ezberlemesi ve en önemlisi, sınavı geçmesi beklenir.


Baskı Altında Gelişim Olmaz

Kişi baskı ile gelişemez.

Baskı ile her şey çekilir,

Kapanır.

Günümüzdeki okulun biçimi budur.



Çocuklara,

Kendilerini doğru yönde,

Tam bir özgürlükle nasıl geliştireceklerini

Öğretmeliyiz,

Böylece çözüm her zaman kendi içlerinden çıkacaktır.



Bir bitkinin nasıl büyüdüğüne,

Onun yolunu engelleyen her şeyin etrafından nasıl dolandığına bakın.

Doğa, büyüme ve kendi başına gelişme yolunu bulur.

Her tür baskı sadece Doğaya zarar verir.



Çocuklara,

Hiçbir sınırlama olmadan kendilerini geliştirmeleri için

Yardım etmeliyiz

Ve her birine

İçsel özgürlük

İmkânı vermeliyiz.


Bütün Sistemi Gözlemlemek

Kabala bilgeliği ile büyüyen bir çocuk, ona her şeyle baş etme imkânı veren ve aynı zamanda
geniş miktarlarda bilgiyi içine almasını sağlayan zihinsel kabiliyetler geliştirir. Böyle bir çocuk
için bilimleri öğrenmek kolaylaşır.

Çocuk bir kere her şeyi yukarıdan gözlemleme ve genel sistemi anlama fırsatını ele geçirdiği
zaman, ona öğretilen her şeyi, bilim dahil olmak üzere, içsel yapılarına göre hemen ayırır ve
düzenler, Kabala bilgeliği sayesinde kazandığı bilimsel yaklaşımı uygular.

Aynısı psikoloji ve sosyal bilimler için de geçerlidir. Bu çocuklar kendilerini kontrol ederler,
güdülerinin nereden geldiğini bilirler ve dünyada hiçbir şey onları durduramaz.








Daha Büyük Olan, Daha Küçüğe Öğretir

Küçük yaş grupları içinde, farklı yaşlardaki çocuklar, aralarındaki büyük farklılıklara rağmen
bazı zamanlarda bir arada olabilirler.

Temelde, böyle bir yönlendirme, daha küçük olanlar için çok iyidir. Çünkü onlar daha büyük
olanlardan örnek alırlar.

Çocuklar, daha büyük çocuklar gibi olmak için arzu duyarlar. Dolayısıyla, daha büyük olan
çocukların, daha küçük çocuklara nasıl davranacaklarına, onlara nasıl rehberlik edeceklerine ve
nasıl öğreteceklerine dair düzgün şekilde eğitilmeleri gerekir.


Çocukları Öğretime Dahil Etmek

Öğretmenin öğretimini yeterli bulmamız gerekmez. Çocuklar arasındaki karşılıklı yardımlaşmayı
da kullanmalıyız.

Daha küçük olanlar, daha büyük olanlardan öğrenirler. Daha büyük olanlar ise, daha küçük
olanlarla çalışmaları sayesinde, eğitim ve öğretime dair doğru yaklaşımı öğrenirler.

Bir dereceye kadar, daha büyük olan çocuklar öğretmen durumuna gelirler ve kendilerinin
yetiştirilme şekline dair içgörü kazanırlar.






Genç Eğitmenler

Kabala bilgeliği, sadece en yakındaki bir üst seviyenin, kendi altındaki bir seviyeyi
düzeltebileceğini, eğitebileceğini, ona öğretebileceğini ve onunla ilgilenebileceğini açıklar.

Anne, çocuklarından daha yüksek bir seviyede olsa da, daha alt bir seviyeye geçmelidir. Ancak
hâlâ çocuğunkinden biraz yukarıda olmalıdır, böylece çocuğu azar azar ilerletebilir.

Doğanın bizler için oluşturduğu şeyi ilerletmenin yolu budur. Bu yüzden, eğitmenlerin genç
olmaları ve beraber çalışmak durumunda oldukları çocuklara mümkün olduğunca yakın olan bir
kafa yapısına ve dünya görüşüne sahip olmaları en iyisidir.


Eğitim Çorbası

İçselliğin unsurları, çocukların gün boyunca meşgul oldukları her şeye dahil edilmelidir.
Böylelikle, çocuk oyun oynayabilir, spor yapabilir, şarkı söyleyebilir, dans edebilir veya yemek
yiyebilir, fakat gene de ruh hakkındaki konuşmaları dinler ve farklı konuları çalışır.

Okulda geçen zaman, çocuğun sabahtan akşama kadar içinde olduğu bir “çorba” haline, tek bir
bütün haline gelmelidir. Bu çorba, insanı ve onun dünyasını ilgilendirir.

Bu şekilde büyüyen çocuklar, dünyayı tek bir bütün olarak görmeye başlarlar, tüm duyulara ve
tüm kanallara açık olurlar ve bu onları yapılandırır.

Bunun yanı sıra, çocuklar toplumunun kendi aralarında geliştirdikleri ilişkilerden tutun da
dünyaya karşı geliştirdikleri yaklaşıma kadar olan her şeyi içeren çalışmalarını, devamlı olarak
tüm bu şeylere dahil etmeliyiz.

Çocuklara, realiteyi geniş ve bütüncül bir tavırla görmeyi öğretmeliyiz. Çocuk, evi okuldan,
kendini dünyadan, algılanan dünyayı algının ötesindeki dünyadan ayırmamalıdır.



Bunun yerine,

Her şey tek bir bütün olarak

İçe dahil edilmelidir.



Çocuk diğer herkesle birleştiği

Ve onları “kendisinin” olarak hissettiği zaman,

Buna, “Dostunu kendin gibi sev,” denir.



Farklı konular,

Sevilen ya da nefret edilen bir öğretmen,

Anlaştığı arkadaşlar

Ve anlaşmadığı arkadaşlar yoktur.



Hiçbir şey bölünmemiştir,

Ancak her şey şimdi

Ona hizmet etmek için mevcuttur.








Tek Bir Resim

Kabala bilgeliği, tüm bilimlerin ve tüm öğretilerin köküdür. Bu bilgeliği keşfetmeye başladığınız
zaman, onun ışığında diğer tüm öğretileri de keşfedersiniz.

Cansız seviyede, bu fizik, kimya ve jeolojidir. Bitkisel seviyede, bitkibilim ve ekolojidir.
Hayvansal seviyede, biyoloji, hayvanbilim ve tıptır. Sonra konuşan seviye önünüzde belirir.
Kabala bilgeliği bu seviye ile ilgilenir.

Ancak, her şey tek bir resme bağlanmalıdır.

Doğa tek bir bütün iken, onu farklı disiplinlere ayırırız. Bu yüzden de doğayı anlamayız. Ancak,
çocuk her şeyi, manevi dünya da dahil olmak üzere tek bir dünya olarak algılar.

Dolayısıyla, eğer Doğayı disiplinlere bölmeden tek bir resim olarak öğretirsek, çocuklar doğayı
daha iyi anlayacaklar.


Çocukları Grup Olarak Düzenlemek

Eğitimde, Kabala bilgeliğine göre, her çocuğa “grup” teriminin nasıl kullanılacağı öğretilmiştir.

Bu, yelken yapmak gibidir – son noktaya sadece ortak katılım ile varırız.

Çocuklar sınıflar içinde değil, gruplar içinde toplanmalıdır ve eğitimlerinin küçük bir toplumda
veya bir “grup” içinde yapıldığını anlamalıdır, yani “grup eğitimi”.

Diğer bir deyişle, pratik yapmak, oyunlar ve başka yollar aracılığıyla çocuklara imkân vermeliyiz
ki, böylece ruhların birleşmesine yol açan bedenlerin birleşmesi durumunun ne anlama geldiğini
anlasınlar.


Toplumdan Gelen Karşılık

Farz edin ki bir çocuk sınıfta kötü bir şey yaptı.

Tüm sınıf buna şahit oldu ve çocuğu kınadı. Eğer kabahatli olan çocuk aynı davranışa devam
ederse, diğer çocuklar onunla konuşmak ya da onu kabul etmek istemezler.

Toplumdan böyle bir tavır gelmesi, çocuğu çok güçlü bir şekilde etkiler. Bu durum, bir önceki
davranışın tekrarını önleyecektir.


Cezalandırma Değil, Eğitim

Çocukların kendi cezalarını belirlemeleri gerekir; yoksa ortada bir eğitim olmaz, sadece
cezalandırma olur.

Ayrıca, ceza hiçbir koşulda o andaki duyguların sonucu olmamalıdır.

Olayla ancak daha sonra, onun için belirlenmiş bir zamanda igilenmeliyiz. Tıpkı mahkemede
olduğu gibi, bir gün davayla ilgili tutanak tutulur, başka bir gün dava tartışılır.

Olayı tartışma sırasında, çocukta birdenbire küçük bir şeytan gibi uyanan ve onun kötü şeyler
yapmasına neden olan egoyu inceleriz. Çocuğun egoyu anlaması ve içimizde olana ilişkin birlikte
yürüttüğümüz ortak çalışmanın farkına varması gerekir.


Yeni Bir Ödül ve Ceza Türü

Çocuklara öyle bir şekilde davranılmalı ki, ceza, ödül ve eylemin kendisi arasındaki ilişkiyi
anlasınlar.

Onlar, cezanın ceza olmadığını fakat eğitim olduğunu anlamalıdırlar. Benzer şekilde, olumlu
geribildirim bir ödül değil, doğru eylemin doğal ve doğru sonucudur. Çocuklar, olay ne olursa
olsun, „ebeveynlerin. ve „eğitmenlerin. onlara karşı tavırlarının sadece onların iyiliği için
olduğunu anlamalıdırlar.

Bu nasıl yapılmalıdır?

Eğitmen, çocuğun cezayı ceza olarak değil de, gelecekte benzer bir aykırı davranıştan
kaçınmasına yardımcı olacak bir tür etki olarak algıladığı bir durum yaratmalıdır.

Hafta içinde özel bir zamanı, hafta boyunca olan her şeyi çocuklarla konuşmak üzere ayırmak en
iyisidir.

Örneğin: “Şimdi bu ya da şu cezayı hak ediyorsun. Seni bu şekilde cezalandırmak doğru olacak
mı? Ne düşünüyorsun? Böyle bir tavır, bir dahaki sefere kendini daha iyi gözlemlemene ve
belirlediğimiz davranış sınırlarını kırmaktan kaçınmana yardım edecek mi? Hadi birlikte
düşünelim; ne de olsa birlikte senin egon üzerinde çalışıyoruz.”

“Şu an,” dersiniz çocuğa, “Sen egona karşı objektif bir yargıç gibisin. Sen ve ben onu yandan
inceliyoruz. İçindeki bu „bela. ile ne yapabileceğimizi düşünüyorsun?”

Bu şekilde, çocuğun içindeki “insan” seviyesini yükseltir ve eğitiriz. Aksi takdirde, çocuk yanlış
anlayacak, kızacak ve cezadan kurtulmanın yollarını arayacaktır.

Eğer biz doğru şekilde çalışırsak, çocuk ona bir yetişkin gibi saygılı bir şekilde davrandığımızı,
onun egosuyla başa çıkmak için birlikte en iyi çözümü bulmaya çalıştığımızı anlamaya
başlayacaktır.






Hayatı Doğru Şekilde Görmek

Çocukların içindeki realite için yavaş yavaş yeni bir yaklaşım inşa etmemiz gerekir.



Hayatı

Diğerleriyle bir rekabet olarak görmek yerine,

Hayata

Diğerleriyle başarılacak bir şey olarak bakmalıyız.



Bu şekilde, çocuklarımızı neslimizin sorunlarından koruyabileceğiz.




Okul Evde Başlar

Okul, evde ne oluyorsa ona yakın olmalıdır. Diğer bir deyişle, ebeveynler de çocuğun okuldaki
meşguliyetlerine katılmalıdırlar.



Eğer okulda nasıl değişeceklerini,

Yaratılışın amacına nasıl yakınlaşacaklarını,

Nasıl bağ kuracaklarını tartışıyorlarsa,

Çocuk amacın bu olduğunu evde de duymalı

Ve yetişkinlerin aklında olanın da

Bu olduğunu görmelidir.



Bu şekilde çocuk, kendini yetişkinler toplumundan kopuk hissetmeyecek ve “Büyüdüğüm zaman
ne istersem onu yapacağım. Sadece okulu bitirip buradan çıkmam gerek,” tarzı düşünceler
düşünmeyecektir. Bunun yerine, yetişkinlerin dünyasının da okulun uğraştığı aynı şeyle
uğraştığını görecek ve bunu takdir edecektir.

Bu yüzden, öğretmenlerin, eğitmenlerin ve ebeveynlerin hepsinin, çocuklar gibi aynı içsel
çalışmayla, aynı süreçle ilgili olmaları çok önemlidir.


Aktif Ortak

Çalışma,

Çocuğu yetişkine eşit,

Aktif bir ortağa

Dönüştürmelidir.



O zaman çocukların

Nasıl bir güven ve gurur duyacaklarını

Hayal ediniz.


İnsan Olmayı Öğrenmek

Kabala bilgeliği kişiye sadece kendi egoist dürtüleriyle çalıştığını öğrettiğinde, aynı zamanda
kişinin bu egoist doğayı nasıl aşabileceğini ve nasıl içteki hayvanın üzerine çıkarak insan
seviyesine yükselebileceğini de öğretir.

Bu okulda öğretilebilecek bir konudur.

Böyle bir okuldan mezun olan kişi, gerçekten insan olacaktır ve nasıl okuma, yazma ve hesap
yapılacağından çok daha fazlasını bilecektir.


2. Bölüm: Rehber

Bırakın Sevgi Hüküm Sürsün

Eğitmen, o şekilde doğmuş bir kişidir.

Hâkimiyet için değil,

Dostluk için doğmuş kişidir.

Eğitmen, eğitmenin değil de,

Sevginin hüküm sürmesi gerektiğini hissedendir.


Çocuğun Yoluna Göre

Eğitim,

Eğitmenin yoluna göre değil,

Çocuğun yoluna göre olmalıdır.



Aksi takdirde,

Öyle bir kişi eğitmen olamaz.


İleriyi Görmek

Öğretmen,

Çok geniş bir vizyonu

Ve çok sağlam bir temeli olan biri olmalıdır.



Böyle bir kişi, öğrenciyi nereye yönlendireceğini ve çocuklarla birkaç yıl çalıştıktan sonra,
sürecin sonunda ne tür öğrenciler görmeyi dilediğini tanımlamayı bilmelidir.


Öğretmen = Yetişkin Dost

Soru: Öğrenciler öğretmeni nasıl görmeliler?

Cevap: Yetişkin bir dost olarak.

Öğretmen, çocuklara dehşet veren ve onları korkutan biri değildir. Bilakis çocukların onun
yakınlığını istedikleri biridir.

Çocuklara sanki askerlikteymişler gibi “Kalk!” ya da “Otur!” diye söylenen bir çerçeve
yaratmamalıyız. Bunun yerine, çocuklarla öğretmenlerin birlikte saatler geçirdiği dostane bir
ortam olmalıdır.


Çocuklarla Bağ Kurmak

Rehberler gerçekten çocukların yanına inmeli,

Onlarla iç içe olmalı ve bağ kurmalıdırlar.



Böyle bir durumun içindeyken, rehber ortaya birkaç soru atmalıdır. Böylece çocuklar bu soruları
kendi aralarında çözümleyecekdirler.

Ancak tüm inceleme grup içinde yapılmalıdır.


Çocukları Anlamak

Çocukları anlamak için onların seviyesinde olmalısınız.



Eğer daha büyükseniz, o zaman öğretmen ya da ebeveyn olursunuz.

Eğer daha küçükseniz, öğrenci olursunuz.

Eğer eşit olursanız, dost olursunuz.



Yani eğer çocukları anlamak

Ve onlarla bağ kurmak istiyorsanız,

Daha çok bir dost gibi olmalısınız.


Yukarı Çıkarmak İçin Aşağı İnin

Rehberlerin çocukların seviyesine inmeleri gerekir; yani onlarla dostların yaptığı gibi bağ
kurmaları gerekir. Fakat bağ kurarken yavaş yavaş çocukların davranışını değiştirmelidirler.

Rehberler çocuklarla her türlü yere giderler. Onlarla her türlü şeyi yaparlar ve onlar gibi
davranırlar. Fakat aynı zamanda, yavaş yavaş dizginleri ellerine alırlar ve çocuklar için yeni
davranış biçimleri tasarlarlar.


Amaca Doğru Birlikte

Çocuklar ve ebeveynler aynı yüce amaca doğru birlikte hareket etmeliler ve öğretmeni çocuğun
gelişiminden kopuk olarak bırakmamalılar.

Çocuk, öğretmenin de aynı gelişimden geçtiğini ve aynı amaç için çabaladığını hissetmelidir.

Öğretmen, Doğayla dengeye doğru aynı yolda yürümeye dair kendi deneyimlerine dayanarak,
çocuklara halihazırda bildiklerinden biraz daha fazlasını gösterebilir. Öğrenim sırasındaki ortam
böyle olmalıdır.


Öğretmen...

Öğretmen,

Nasıl yaşayacağınızı,

Nasıl hayatta kalacağınızı,

Dünyaya dair resmi nasıl anlayacağınızı öğretendir.

Öğretmen her şeydir.

Öğretmen,

İnsan olmanız için

Sizi şekillendirendir.






Öğretmen Olmak

Bir insanın oluşturulması ve çocukların hayata hazırlanması açısından, sadece manevi anlamda
gelişmiş olan biri öğretmen olabilir.

Üniversiteden ya da başka bir yüksek öğrenim kurumundan henüz mezun olmuş bir kişi
öğretmen olamaz.

Eğer o kişi çocukların içinde ne olduğunu henüz bilmiyorsa, dünyadaki doğru idareyi nasıl
öğretecektir?


Rol Modeli

Eğitmenlerin rolü,

Genç nesle

Bir sonraki seviyenin örneğini

Sağlamaktır ki,

Her seferinde bir adım atarak

O seviyeye arzu duysunlar.


Ortaklar

Eğer ebeveynler ve öğretmenler

Çocukları yönlendirdikleri amacı takdir ederlerse,

Onlar ortak olurlar,

Birlikte ilerleyip,

Çocuklarla el ele gelişirler.


Eğitim Tutumla Başlar

Çocuklar nasıl davranıldıklarına göre,

Nasıl konuşulduklarına göre,

Ve gördükleri örnekler sayesinde gelişirler.



Bu yüzden rehber,

Her sözde,

Her eylemde

Ve her harekette,

Çocuklara karşı olan tutumu aracılığıyla

Onlara örnek olmalıdır.




“Yeni hiçbir şey yaratmıyoruz. Bizim işimiz, sadece içimizde saklı olanı aydınlatmaktır.”

 Kotzk.lu Menahem Mendel


Önerilen Okumalar



SONSUZA KADAR BİRLİKTE

Yalnız olmak istemeyen sihirbazın hikâyesi



“Sonsuza Kadar Birlikte” kitabında, yazar bize, eğer sabırlı olursak ve yaşam yolumuzda
karşılaştığımız sınavlara dayanırsak, daha güçlü, daha cesur ve daha bilge olacağımızı anlatıyor.
Kendimizi güçsüz hissetmek yerine, kendi sihrimizi ve sadece bir sihirbazın yapabileceği gibi
kendi mucizelerimizi yaratmayı öğrenebiliriz. Hayatlarımızın daha kolay, daha değerli ve çok
daha tatmin edici olmasını sağlayabiliriz. Bu içten, sevecen hikâyede, Dr. Michael Laitman hem
çocuklarla hem de ebeveynlerle manevi dünyanın değerlerini ve çekiciliğini paylaşıyor.



MUCİZELER GERÇEKLEŞEBİLİR

Çocuklar için hikâyeler, fakat sadece o değil…



Diğer insanlarla bağ kurduğumuzda ortaya çıkan sevince ve güzelliğe gözlerimizi açtığımız
zaman, mucizelerin nasıl gerçekleşebileceğini anlatan bu on adet büyüleyici hikâye, her yaştan
çocuklar içindir. İçtenlikle hazırlanmış bu çocuk hikâyelerinin tümü, Doğa.nın harikalığını ve
mükemmelliğini takdir etmemizi sağlıyor ve gerçekten harika bir şeyi ancak birlikte
yapabileceğimize dair ebedi gerçeği açığa çıkarıyor.











18 Mart 2012 Pazar

Çocuk Yetiştirme Yılında Cezanın Rolü


Yetişkinlerin  kendi başarısızlıkları ve hataları yüzünden, kendilerinin sorunu çözmek için yetersiz olmaları yüzünden çocukları cezandırması, oldukça  sık görülen bir durumdur. Sonuçta, eğer  çocuk doğduğundan beri  ebeveynlerinin gözetimindeyse, çocuğun davranış tarzı da ebeveynlerinin ona verdiği eğitimin  sonucudur. Görünüşte, eğitim süreci sadece çocuklara davranış ilişkilerini ve öğretileri açıklamakla sınırlanamaz. Eğitim sürecinde yetişkinlerin yaşamı da çocuğun önündedir. Çocuklar bizi kopyalar. Ama  kopyalama doğrudan olmaz, bazı  bozulmalarla olur. Çocuk, davranışlarımızı kendi algılama filtresinden geçirir. Genellikle, kendi davranışımızın çocuğu başka olumsuz bir harekete kışkırtacağını tahmin edemeyiz bile.  Her koşulda, davranış tarzı boş alandan oluşmaz, kalıplaşmış bir davranışın yansıması olarak oluşur. Ayrıca, çocukların doğuştan gelen nitelikleri de dikkate alınmalıdır. Çocuğun doğası sakin ve hassas olabilir, gürültülü olabilir hatta  acımasız da olabilir ki bu şüphesiz onun davranışını etkiler. Çocuk  doğuştan  gelen  niteliklerini  gösterdiği için, bu nitelikler yüzünden onu cezalandırmak adil midir?                                                                                  
Eğitim, elbette aile içerisinde başlar. Sonra çocuk kreşe gider, sonra okula gider ve orada kitlesel  kötü davranış örnekleriyle karşılaşır. Kötü örneğin bulaşıcı olduğu bilinmektedir. Çocuk, davranış tarzını  doğal olarak bu örneklerden kopyalar. Taklit  etmek, doğa tarafından bize verilen, doğal bir öğrenim yeteneğidir. Bu yetenek ebeveynleri, eğitimcileri ve öğretmenleri haklı olarak öfkelendirir. Yetişkinler bu durumdan hoşnut olmamakta haklı olabilirler, bu doğaldır. Ancak yetişkinler de uzun zamandan beri  bilinçsizce toplumu taklit etmektedirler. Çocuklar iyi  veya  kötü olan her şeyi anında yakalar. Peki, eğer biz onları bu kötü etkilerden koruyamıyorsak, bunun için onları cezalandırmak  doğru mudur?   Bu durumda, cezalandırmanın adil olup olmadığı hâlâ büyük bir sorudur.    
     Birçok insan, cezalandırılma korkusunun insanları kötü davranıştan uzak tutacağını düşünür: küçükleri - şımarmaktan, büyükleri - suç işlemekten. Fakat deneyimler göstermektedir ki genelde durum öyle değildir. Ceza, insanı hayata küstürür, ona hile yapmayı ve suçunu gizlemeyi öğretir. Bazen ağır bir cezayla çocukları belli bir kabahati tekrarlamaktan vazgeçirmek mümkündür. Ama bunun anlamı da şudur:  belirli bir iç yasak, dış bir obje olarak zihni tahrik eder. Bu şekilde sürdürülenen korkular ve iç engellemeler olduğu ve böyle devam ettiği sürece, sonunda insanlar da o kadar gözdağıyla, kısıtlı ve sınırlı olarak büyürler.
       Ceza korkusu kötü bir temeldir.  Gizli saldırganlık ve sinsice hareket eden bir alışkanlık yaratır. Ulaşmak istediğimiz  çocuğun doğru davranışı anlayışa dayalı olmalıdır. Çocuğun, aile, toplum, insanlar arasındaki ilişkiler üzerine yaşam prensiplerini anlaması gerekir. Bu davranışı bilen, bilinçli ve istikrarlı  bir insan olacaktır.
 Sadece sevgi ve şefkat ile çocuk yetiştirmek imkânsızdır. O zaman çocuk şımarık, kaprisli ve kötü niyetli olur ve  bu onun suçu değildir. Doğada insanın  zihni bu şekilde düzenlenmiştir. Eğitimde disiplin, kesinlik, kısıtlamalar ve tutarlılık olması zorunludur. Çocuğa dün  yasakladığınız bir şey için birdenbire izin vermeyin. Bu durum çocuğun kafasını karıştıracaktır. Ne yapması gerektiğini ve nasıl davranması gerektiğini artık anlamaz, şaşırır. Aynı zamanda, dün izin verilen şeyin de bugün yasaklanmaması  gerekir. Bu tutarsız davranışlar çocukta kafa karışıklığına ve  haklı öfkeye neden olur.
Çocuk, yetişkinlerle olan ilişkilerine duyarlıdır. Bir yetişkinle olan ilişkisinin kendi davranışına göre nasıl değiştiğini görmelidir. Yetişkinler, çocuğun yaptığı her şeye, onun davranışına mutlaka bir tepki göstermelidir. Tepkimizi, her ne kadar olumsuz olsa da, asla  agresif ve öfkeli çığlıklar şeklinde göstermemeliyiz. Çocuk psişik olarak duyarlıdır. Agresif tavır göstererek çocuğu travmatize etmek veya onun psikolojik savunma mekanizmasını etkinleştirmek  demek, çocuğun bizi algılayışının sona ermesi demektir. Böylece çocuk kendi içine  kapanır ve sadece onu yalnız bıraksınlar diye bekleyen biri olur.
Eğitimin aracı tartışma olabilir. Çocuğunuzla birlikte yalnızca onun davranışlarını değil, aynı zamanda diğer çocukların davranışlarını, yetişkinlerin davranışlarını ve kendi eylemlerinizi tartışmanız gerekir. Bunu büyük bir sabırla yapmalısınız. Böylece çocuk size içtenlikle konuşmaktan çekinmez, sizinle iddiaya girme  ve sizinle aynı fikirde olmama konusunda tereddüt etmez. Yani çocuğun kendi eğitimine aktif olarak katılmasını sağlayabilirsiniz
   Özel durumlarda, ceza vermenin gerektiği durumlarda ise aşağıdaki kuralları gözetmek oldukça faydalıdır.
Birinci kural -  çocuk, kesinlikle  tahrik etme ve öfke dalgası üzerinden cezalandırılmamalı. Bu durumda, ceza kişisel intikam olarak kabul edilir. En iyisi, suçun işlenmesi ve cezanın verilmesi arasında  biraz zaman geçmesidir. Bu zaman aralığı her iki taraf için de  olayları sakin bir şekilde değerlendirme fırsatı verecektir.
İkinci kural - bir ön tartışma olmalıdır. Çocuğun doğru olarak anlaşılması gerekir. Suçun neden olduğu zarar veya riskin ne olduğunu yetişkinin öğrenmesi  gerekir. Çocuk neden bu şekilde davrandı, onu böyle davranmaya teşvik eden motifler nelerdi?
Üçüncü kural – çocuk, cezanın belirlenmesine katılmalıdır. Çoğu insan inanıyor ki ceza daha sık uygulanınca etkisi daha fazla oluyor. Bu doğru değildir. Çocuğun adil olduğunu kabul ettiği daha az ağır bir ceza, çocuk üzerinde çok daha derin bir etki yapacaktır.
Dördüncü kural - çocuk görmeli ki ona uygulanan ceza yalnızca onun için  üzücü değildir, aynı zamanda cezayı  uygulayan   yetişkinler için de çok üzücüdür.
Mesela, eğer çocuğa söz vermiş olduğunuz bir yürüyüşten ceza olarak onu mahrum etmeye karar verdiyseniz, o zaman kendi başınıza yürüyüşe çıkmanız ve onu evde yalnız bırakmanız doğru olmaz. Sizin de kendinizi yürüyüşten mahrum etmeniz gerekecektir.
Ve her şeyden önemlisi,  ne kadar az ceza verirseniz,  cezanın o kadar daha fazla etkisi olur!!!     
                                                                                               Mihail Arshavskiy